Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Detone
Detone

Diyet haberleri 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : Diyet haberleri 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

Diyet haberleri Empty Diyet haberleri

Cuma Ocak 02, 2009 6:02 am
Diyetin mucize
yiyecekleri


Diyet haberleri Cum032
E vitamini bakımından zengin fındık, vücudu zararlı maddelerden
temizliyor.

Diyetin mucize yiyecekleri
E vitamini bakımından zengin fındık, vücudu zararlı maddelerden
temizliyor. Ceviz kolesterolü düşürüyor. Enfeksiyon hastalıklarının
düşmanı ise kivi ve greyfurt. İşte kilo verme sırasında eksik etmemeniz
gereken mucize besinler...

Kilonuzdan memnun değilsiniz. Bu yüzden kendinize uygun bir diyet
programına başladınız. Zaten az yemeye başladığınız için açlık duygusu her
zaman atakta olacak. Beslenme Uzmanı Banu Kazanç diyetiniz sırasında sizi
canlandıran, enerjinizi dengelleyen besinleri sıraladı... Kilo verme
döneminde bunları mutlaka yiyin daha sağlıklı formda kalın....

FINDIK

E vitamininden zengin olan fındık, antioksidan özelliği ile vücudu
mikroplardan arındırıyor. Diyet sırasında kas zayıflamasını önlüyor. Sinir
sistemine pozitif etkisinden dolayı, diyet yapanların günde 10 tane,
koruma programlarında olanların ise haftada 3 defa 50 gr. fındık tüketmesi
tavsiye ediliyor. Fındık her ne kadar yararlı bir kuruyemiş olsa da,
gerektiğinden fazla tüketildiğinde kilo verimini engelleyeceği için, diyet
yapanların bu sayıyı geçmemesi gerekiyor. Zaten, günde 10 fındık ile 2
avuç fındık yemenin vücuda sağlayacağı fayda aynı.

BROKOLİ

Brokoli kansere ve bağışıklık sistemi hastalıklarına karşı koruyan en
önemli yiyeceklerimizdendir. Brokolinin içinde bulunan “sulforofan”
kanserden koruyucu bir maddedir. Bu yüzden sebze seçiminde brokoli
önerilir. Ancak, gaz şikâyetiniz varsa, bu sebzeyi iyi pişirin.
Haşladıktan sonra birkaç parçaya bölüp, iyi çiğnedikten sonra
tüketmelisiniz.

KİVİ VE GREYFURT

Ciddi bir C vitamini kaynağıdır. Bağışıklık sistemimizi güçlendirerek
enfeksiyonlara karşı korur. Ayrıca, C vitamininden yüksek gıdaların
tüketiminin (kivi, greyfurt gibi) meme kanseri oluşma riskini azalttığı
bilinmektedir. Mutlaka günde 2 adet kivi ve 2 adet greyfurtu diyetinize
eklemelisiniz.

CEVİZ

E vitamini yönünden zengin ceviz, kolesterolü düşürüyor. Diyet sırasında
kilo kontrolü ve çok fazla enerji almamak için günde 5 tane ceviz yemeniz
yeterli.

BALIK

İçerdiği Omega 3 ve Omega 6 sebebi ile kolesterolünüzü düşüren, lenf
dolaşımını düzene sokan mucizevi yiyecek haftada en az 3 defa
yenilmelidir.

SOĞAN İLE SARMISAK

Birçok insan kokusundan dolayı sarmısak ve soğanı yemek istemez. Oysa,
sarmısak ve soğanın kalp krizi riskini, kireçlenmeyi ve kanser oluşma
riskini azalttığını biliyor muydunuz? Sarmısak ve soğan kanser yapıcı
maddeleri etkisiz hâle getirerek, kötü huylu tümörün oluşumunu başlangıç
safhasında engeller. .

YOĞURT

Bz (Riboflevin) vitamininden zengin olan yoğurdun cildimize, kemik ve
dişlerimize yararlı olduğunu çoğumuz biliyoruz. Yoğurt aynı zamanda sinir
sistemimiz için de yararlı bir besin. Günde 1 kâse yoğurdu ihmâl etmeyin.


EKMEK

Beyaz ekmek besleyici (vitamin değeri ve içerdiği karbonhidrat açısından)
en değersiz ekmektir. Buğday saflaştırıldığında, (beyaz ekmek
yapıldığında) içindeki değerli olan B vitaminini yitirir. Sadece
karbonhidrat olarak karşımıza çıkar. Ayrıca içerdiği basit şeker nedeni
ile kalori değeri oldukça yüksektir. Kepek ekmeği ise içerik olarak
değerlidir ve bağırsakların da düzenli çalışmasını sağlar. Ancak aşırı
kepek alımı da kalsiyum, demir gibi bazı minerallerin emilimini
engelleyebilir. Bu yüzden diyetinizde, doygunluk veren bağırsak
çalışmasını sağlayan, vücutta mineral emilimini engellemeyen B
vitamininden zengin tam buğday ekmeği veya tahıllı ekmeği tercih edin
Detone
Detone

Diyet haberleri 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : Diyet haberleri 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

Diyet haberleri Empty Geri: Diyet haberleri

Cuma Ocak 02, 2009 6:02 am
Şok diyetlere hayır !

Baharın habercileri yavaşça yayılırken, zayıflama telaşımız yine
başladı.

Diyet haberleri Cum031Şok
diyetlere hayır!

'Mucize diyet' formülleri, yeni, kesin ve kolay çözümler öneren listeler
bu bahar da ortalığı dolduracak. Yankıları kulaktan kulağa yayılacak.
İnsanlar birbirlerine fotokopi ile çoğalttıkları diyet listelerini vermeye
başlayacaklar. Ne yazık ki birçoğumuz, bu mucize vaatlerinin peşine
takılıp, yeniden hata üzerine hata yapacağız. Bu hatalar sonucunda,
gelecek bahar daha da kilolu olacağız.

* Şok diyetlerle yağlar erimez: Tüm doktorlar ve diyetisyenler bizi, 'şok
diyetlere' karşı uyarıyorlar. Haftada 4-5 kilo verdirmeyi vaat eden bu
diyetler, son derece düşük kalorili ve vücudumuzun ihtiyaçlarını
karşılamaktan çok uzaklar. En önemlisi, bu tür diyetlerle yağlarımız
erimiyor, sadece su ve kas kaybediyoruz. Emin olun, sadece bir gün ya da
bir gece aç kalsak bile, terazinin ibresi biraz aşağı iner. Ama bu
vücudumuzdaki yağların eridiğini göstermez. Kendimizi aç bıraktığımızda
vücudumuz ihtiyacı olan enerjiyi sağlamak için kaslar ve karaciğerde
bulunan bir tür şekeri (glikojen) kullanmaya başlar. Bu nedenle gün
boyunca yemek yemeyenler kendilerini güçsüz hissederler. Şok diyetlerle
tüm karbonhidrat depolarımız boşalır. Kan şekerimiz düşer, halsizliğimiz
ve tatlı isteğimiz artar. Ayrıca iş verimimiz düşer ve baş ağrıları ortaya
çıkar. Ama yağlar yerli yerinde kalır!

* Yağ-kas-su dengesi: Bir gram kas kaybettiğimizde, yaklaşık 2.7 gram da
su kaybederiz. Böylece kilo verdiğimizi zannederiz. Diyet yaparken
yüzünüz, kollarınız inceliyor ama karın, bel ve kalça bölgesi
incelmiyorsa, yağ kaybetmediğinize emin olabilirsiniz. Gerçekte kilo
kaybetmekten beklediğimiz, vücut yağlarının azalmasıdır. Bu da yağsız doku
kitlesinin yani kas ağırlığının korunması hatta artırılmasına bağlıdır.
Vücudumuzda ne kadar fazla kas varsa, metabolik hızımız o kadar yüksek,
yani yağ yakma yeteneğimiz o kadar iyi demektir. Öte yandan, vücudumuzdaki
kas kütlesi azaldıkça yağları yakmamız güçleşir. Karında, bel çevresinde,
üst bacaklardaki yağlanma, gün geçtikçe artar.

* Şok diyetler metabolizmayı yavaşlatır: Şok diyetlerle yağ dokusundan çok
kas dokusunu kaybedenlerin metabolizması yavaşlar. Bir miktar kilo
verilmiş olsa da bunlar ilk fırsatta geri alınır. Hatta kişi daha az veya
eskisi kadar bile yese kilo almaya devam eder. Daha sonra yapılan
diyetlerde kilo vermek iyice zorlaşır.

* Egzersiz olmadan zayıflamak hayal! Diyet mutlaka egzersiz ile
desteklenmelidir. Egzersize başlayınca vücut ağırlığı hemen azalmaz. Çünkü
egzersizle başta kas hacmi olmak üzere yağsız vücut kitlesi artar. Ama
vücut hızla daralır ve dokusu sıkılaşır. Artan kas kütlesiyle birlikte
metabolizma hızlanır ve yağlar kalıcı olarak yakılmaya başlar. Böylece
sağlıklı ve gerçek bir zayıflama başlar.

* Şok diyetler sağlığımızı bozar: Şok diyetler genelde çok düşük
kalorilidir ve hayvansal proteinlere ağırlık verir. Bu gıdaların
kolesterol açısından zengin olması başlı başına bir sorundur. Hemen
herkeste baş ağrısı, bulantı, ishal ve halsizliğe yol açar. Bu tür
diyetleri sık sık uygulayan kişilerde sindirim ve sinir sistemi
bozuklukları, kansızlık, kronik yorgunluk ve baş dönmeleri ortaya çıkar.
Protein diyetlerinde ekmek ve tüm karbonhidratlar kısıtlanır. Bu da vücudu
depolanmış yağlar yerine kaslardaki şekeri kullanmaya yöneltir. Çok düşük
kalorili diyet yapanlarda görülen diğer bir risk de safra kesesinde
sorunlar çıkması ve yukarıda belirttiğim gibi metabolizmanın daha da
yavaşlamasıdır.

* Aç kalmak şişmanlatır! Zayıflamak uğruna aç kalmak, öğün atlamak,
sanılanın aksine genelde kilo almamıza neden olur. Çünkü yeterince
beslenemeyen metabolizma, durumu 'kıtlık' olarak algılar ve enerjiden
'tasarruf etmeye' karar verir. Böylece tüketilen her besini vücutta yağ
şeklinde depolamaya başlar.
Detone
Detone

Diyet haberleri 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : Diyet haberleri 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

Diyet haberleri Empty Geri: Diyet haberleri

Cuma Ocak 02, 2009 6:03 am
İştah kesen
yiyecekler



Diyet haberleri 934Tok tutan
ve iştah kapatıcı etkisi kanıtlanan özel besinleri yiyerek, rejim yapmadan
zayıflayabilirsiniz

İştahı kesen yiyecekler

Diyet yapmanın en zor yanı, sevdiğiniz pek çok yiyecekten vazgeçmek
zorunda kalıp, üstüne bir de iştahınızla baş etmek zorunda kalmanız.
Özellikle iştah kapatıcı etkisi olduğu kanıtlanan özel besinleri rejim
yapmadan zayıflamak için denemenizi öneriyoruz. Bu besinlerin vücut
üzerindeki etkileri, içeriklerindeki bazı maddeler ve görevleri şöyle
sıralanıyor:
Karbonhidratlar: Kepek, buğday gibi tahıl ürünlerinde, sebze ve meyvelerde
bulunur. İçeriğindeki lifler, sindirim sistemini harekete geçirir.
Özellikle kompleks karbonhidratlar insanı tok tutar.
Triptofan: Vücutta serotonin oluşmasında ve hücrelere taşınmasında önemli
bir görev alır. Serotonin de iştah hissini azaltır. Özellikle muz,
avokado, yulaf ve peynirde bulunur.
Krom: Vücuttaki insülin dengesini korur. Kan şekerinin düşmesi açlığa yol
açar. Krom ihtiyacınızı karşılamak için fındık, ceviz gibi kabuklu
yemişler, brokoli ve tahıl ürünleri yiyebilirsiniz.
Albümin: Can sıkıntısını giderir ve iştahı kapatır. Bu protein, triptofan
oluşturarak beyne taşır ve serotonin üretimini artırır. Bezelye, fıstık ve
fasulyede bulunur.
Fruktoz: Meyvelerden elde edilen doğal şekerdir. Kan şekeri dengesini
kesinlikle etkilemez. Ayrıca yemek sonrası tatlı ihtiyacı duymanızı
engeller. Çilek ve bal, fruktozun ana kaynağıdır.
İyot: Tiroit hormonlarının yapımı için gereklidir. Açlık duygusunun
gelişmesini engeller. Balık, iyotlu tuz ve soğan, iyot açısından oldukça
zengindir.

Haftanın öğüdü
Tok tutan öneriler

Karnabaharı ve brokoliyi hafifçe haşlayıp yoğurtla tatlandırın. Bu karışım
lif açısından zengin olduğundan, sizi uzun süre tok tutar.
Salatalığı iyice yıkayın ve kabuklarıyla birlikte ince dilimler halinde
kesip üzerine bol bol dereotu serpin. Kalorisi yok denilecek kadar az olan
bu sebze oldukça tok tutucudur.
250 gr mor eriği biraz tarçınla haşlayın. Bu meyve fruktoz açısından
oldukça zengin olmakla birlikte tatlı ihtiyacınızı da karşılayacaktır.
200 gr ananası incecik doğrayın ve süzgeçten geçirin. İçine 100 gr kefir
ve taze nane ekleyin. Ananasın içindeki enzimler, protein sindirimini
hızlandırdığından oldukça doyurucudur.
Öğünler arasında acıktığınızda kuru erik yiyin. Kuru erik kan şekerinin
düşmesini engeller. Ancak fazla abartmayın. Bir kuru erikte 8 kalori var.

Bir demet maydanozu blendırdan geçirip sebze suyuyla karıştırın. Bir iki
damla acı biber sosu ekleyin ve için. Bu içecek yağ yakımını
kolaylaştırır.
Kırmızı elmayı ince dilimler halinde kesip 1 çay kaşığı kıyılmış ceviz ve
yarım çay kaşığı yonca balıyla karıştırın. Bu karışım hem doyurucudur hem
de bağırsakları çalıştırır.
Kahvaltıda armudu rendeleyin ve yulafa katın. Bu karışıma biraz da yoğurt
ekleyin. Armudun içeriğindeki fruktoz uzun süre açlık hissetmemenizi
sağlar.
Günü canlı geçirmek için kendinize yulaf ezmesi hazırlayıp içine kuru
meyveler katın. Bu, karbonhidrat ihtiyacınızı karşılayacaktır.
Portakal ve 50 gr ıspanak yaprağından oluşan bir salata hazırlayın.
Salatayı 50 gr yağsız yoğurt, bir tutam tuz ve karabiberden oluşan bir
sosla tatlandırın.

Haftanın besini
Ananas
Ananasta, bromelain adlı protein sindirici bir enzim bulunur. Bromelain
sindirimi kolaylaştırır, vücudun su tutmasını azaltır, iltihapları
giderir, Aşırı trombosit yapışkanlığını önlediği için doğal bir kan
incelticidir. Ancak bromelainin kan inceltici ilaçlarla beraber
kullanılması tavsiye edilmez. Bazı kişilerde alerjik reaksiyonlar
oluşturabilir veya kalp hızını yükseltebilir.

TAYLAN KÜMELİ
Detone
Detone

Diyet haberleri 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : Diyet haberleri 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

Diyet haberleri Empty Geri: Diyet haberleri

Cuma Ocak 02, 2009 6:03 am
Karma Diyetler


Hepsini bir kenara koyun, bu listelerden oluşturduğumuz karma diyeti
uygulayın.

Karma diyetler
Hepsini bir kenara koyun, bu listelerden oluşturduğumuz karma diyeti
uygulayın.

Bu hafta dünyada kabul görmüş diyetlerin olumlu taraflarını alıp yeni bir
'karma diyet' hazırladım. Öncelikle bu beslenme biçimlerini de tanıyalım.
Onların en iyi yönlerini öğrendikten sonra bu yepyeni diyeti uygulamaya
başlayabilirsiniz... Karar sizin!

Diyet haberleri Karma_1Akdeniz
diyeti


ABD, Finlandiya, İtalya, Hollanda, Japonya, Yugoslavya ve Yunanistan'ı
içine alan ve "Yedi Ülke Çalışması" diye bilinen araştırmada, diyetleri
zeytinyağı açısından zengin olan Akdeniz ülkeleri insanlarının kan
kolesterolü düzeylerinin ve kalp hastalıklarından ölüm risklerinin Kuzey
Avrupa halklarından çok daha düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, tipik
Akdeniz diyetinin daha çok diyet lifi içerdiği, her öğünde ekmek ya da
pilav, makarna gibi tahıllı gıdaların yendiği, sarımsağın da yaygın olarak
tüketildiği vurgulanmıştır. İtalya'nın Napoli kentinde yaşayan kişilerle
İngiltere'nin Bristol kentinde yaşayanların sağlık durumlarının
karşılaştırıldığı bir araştırmada da Napoli halkının daha çok taze domates
ve zeytinyağı tükettiği belirlenmiştir. Napolililerin kanlarındaki karoten
ve E vitamini düzeyleri yüksek, buna karşılık kalp hastalığı riskini
artırıcı özelliği bulunan "kötü kolesterol" (LDL) düzeyi düşük
bulunmuştur. Bu araştırmalar, Akdeniz diyeti bileşenlerinin, özellikle de
zeytinyağının sağlık üzerindeki olumlu etkilerini kanıtlamaktadır.
Zeytinyağında bulunan birçok maddenin vücuttaki hücrelerin oksijenden
zarar görmesini engelleyici (antioksidan) özelliği vardır.

Zeytinyağı mucizesi

Günlük diyetlerindeki katı yağ miktarını azaltıp daha çok zeytinyağı
tüketmeye başlayan kişilerin kanlarında kalp hastalığından koruyucu iyi
kolesterol (HDL) düzeyi artmakta, kalp hastalığı riskini artıran kötü
kolesterol (LDL) düzeyi ise düşmektedir. Son yıllarda kötü kolesterolden
daha da zararlı bir maddenin oksitlenmiş LDL (kötü kolesterol) olduğu
ortaya çıkmıştır. Zeytinyağındaki tekli doymamış yağ asidi olan oleik asit
oksitlenmeye karşı dayanıklıdır. Ayrıca, zeytinde bulunan Oropein adlı
maddenin de LDL' yi oksitlenmekten koruduğu bulunmuştur. Geleneksel Türk
mutfağı yemeklerinden etli ve zeytinyağlı sarmalarda kullandığımız üzüm
yaprağı da çok iyi bir karoten kaynağıdır. Zeytinyağlı yaprak sarmasının
besin değerini incelediğimiz bir araştırmada Akdeniz diyetinin iyi bir
örneğini oluşturan bu yemeğimizin hem zeytinyağı, hem de yaprak ve pirinç
içermesi açısından sağlığa olan yararını bir kez daha vurgulamış olduk.


Çin diyeti

Çin'in 65 farklı bölgesinde yaşayan 6 bin 500 kişi üzerinde yapılan
araştırmanın sonuçlarına göre, Çinliler Kuzey Amerikalılar'dan yüzde 20
daha fazla kalori aldıkları halde onlardan yüzde 20 daha zayıflar...
Çin'deki kalp hastalığı oranı da Amerika'dakinin onda biri. Çin'de kanser
görülme oranı da düşük. Yalnızca mide, yutak ve karaciğer kanserleri biraz
daha sık görülmekte. Çinliler'in Batılılara göre daha sağlıklı olmalarının
nedeni, daha az yağ ve hayvansal protein almaları, buna karşılık daha çok
tahıl, sebze ve soya içeren bir beslenme düzenini takip etmeleridir. 60
yıl önce Çinliler'in kalorilerinin yüzde 85'i tahıllardan, yalnızca yüzde
2'si hayvansal gıdalardan gelmekteydi. Günümüzde de modern Çin
köylülerinin büyük bir çoğunluğu vejetaryendir. Temel gıdalarını hala
pirinç, soya, diğer kuru baklagiller ve sebze oluşturmaktadır. Çin
gıdaları Amerikan gıdalarından 7 kat daha fazla diyet lifi içermektedir.


Eskimo diyeti

Balık yeme ile sağlık arasındaki ilişkinin ilk verileri Grönland
Eskimolarının diyetleri incelenerek elde edilmiştir. Eskimolar günde
ortalama 100 gram balık yiyor. Günlük kalorilerinin yüzde 40-45 gibi büyük
bir bölümünü yağdan almalarına karşın kalp hastalıklarından ölüm oranı çok
düşüktür. Bilimadamları bunu balıkta bol bulunan ve kalbi koruyan Omega 3
adlı yağ asitlerine bağlamışlardır. Araştırmacılar, günde 100 gr. balık
yemenin şehir hayatı için 'zor' olduğunu göz önünde bulundurarak şunu
önermektedirler: Haftada 1-2 balık yiyin, kalbinizi koruyun.

Fransız diyeti

Fransız Mutfağı denince akla bol tereyağı, krema, peynir, yumurta ve
çikolata içeren gıdalar gelmektedir. Bu gıdaların kalp hastalıklarıyla
ilişkili olduğu düşünülmesine karşın, Fransa, kalp hastalıklarının dünyada
Japonya'dan sonra en düşük olduğu ülkedir ve hastalık oldukça ileri
yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Fransızlar Amerikalılar'dan daha çok
kalori aldıkları halde şişmanlık önemli bir sağlık sorunu değildir.
"Fransız çelişkisi" adı verilen bu çelişki Fransız diyetinin hangi
özelliğinden kaynaklanmaktadır? Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre
Fransızlar Amerikalılar'dan 2 kat fazla peynir, 4 kat fazla tereyağı
tüketmekte ancak tüm yemeklerinde yağ sürülmemiş taze ekmek, tatlı olarak
genellikle meyve ve peynir yemekte ve şarap içmektedirler. Yemeklerle
içilen bir bardak şarabın kalbe yararı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bol
miktarda yenen peynirdeki kalsiyumun da yağla birleşerek yağın emilimini
azaltacağı, böylece şişmanlığa yol açmayabileceği belirtilmektedir.

Japon diyeti

Japonlar dünyada en düşük kalp hastalığı oranına ve en yüksek yaşam
süresine sahip ulustur. Kanser oranı da diğer ülkelere göre çok düşüktür.
Bu hastalıkların gelişmiş Batı ülkelerine oranla daha az görülmesinin
nedeni olarak Japonya'da pirincin temel gıda olması, balık ve soyanın
yaygın olarak tüketilmesi ve diyetin çok az yağ içermesi (enerjinin
yalnızca yüzde 10'u yağdan gelmektedir) gösterilmektedir. Beslenme
biçiminin sağlıkla ilişkisini ortaya çıkarmada ilk yararlanılan çalışmalar
Amerika'ya göç eden Japonlar üzerindeki araştırmalardır. Göçmen Japonlar
kendi ülkelerinde sağlıklıyken ABD'ye yerleştikten sonra Japonya'daki
diyetlerinden vazgeçip Amerikan diyetine adapte olunca kalp hastalığı ve
kanser oranının Amerikalılar'ın düzeyine ulaştığı görülmüştür. Ayrıca, bu
kişilerin çocuklarında ve torunlarında da aynı hastalıklar daha sık ortaya
çıkmaktadır.

Meksika diyeti

Meksika'nın orta bölgelerinde yaşayan insanlar da tıp dünyasının ilgisini
çekmiştir. Bu toplumda yüksek tansiyon ve kalp hastalığı sorunu yoktur;
üstelik dünyadaki en düşük kanser oranı da bu bölgededir. Çok yüksek
fiziksel aktivite vücut hareketi) kapasitesi olan Meksikalılar'ın
kalorilerinin yüzde 75-80'i karbonhidratlardan, yalnızca yüzde 10'u
yağlardan gelmektedir. Günlük diyetlerinin büyük bir kısmını baklagiller,
kabak, mısır ve diğer sebzeler oluşturmakta ve çok az hayvansal gıda
tüketmektedirler.
Detone
Detone

Diyet haberleri 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : Diyet haberleri 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

Diyet haberleri Empty Geri: Diyet haberleri

Cuma Ocak 02, 2009 6:04 am
Sadece Rejim ile
olmuyor



Türkiye’de her 5 erkekten ve her 3 kadından birinde obezite görülüyor.

Sadece rejim ile olmuyor

Diyet haberleri Diet9Çocuklarda
obezite görülme sıklığının giderek artması ise bu oranların gelecekte daha
da yükseleceğini gösteriyor. Obezite sorununu aşmanın tek yolu ise,
bilinçli ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemekten geçiyor.

Obezite, halk arasında bilinen adı ile şişmanlık, vücudumuzdaki yağ
miktarının genel ya da bölgesel olarak fazla olması anlamına geliyor. Bu
da, besinlerle dışarıdan alınan enerjinin, vücutta metabolizma ile yakılan
ve fiziksel aktiviteyle harcanan enerjiden fazla olmasıyla gerçekleşiyor.
Şişmanlığa çoğunlukla güzellik ve estetik kaygılarla yaklaşılsa da aslında
obezite kronik bir hastalık. Üstelik birçok başka hastalığa zemin
hazırlayan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık. Ülkemizde
obezite görülme sıklığı yüzde 25. Fazla kilolu kişilerin oranı ise yüzde
55-60 civarında.

Kardiyovasküler sistem, solunum sistemi, sindirim sistemi, iskelet sistemi
ve endokrin sistemi üzerinde obezitenin kaçınılmaz etkileri olduğunu
belirten Acıbadem Hastanesi Bakırköy’den Diyetisyen Müge Aksu, obezitenin
bir çok hastalığın oluşumunda doğrudan etkili olduğunu vurguluyor.

“Obezite, kalp hastalıkları, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon oluşumunda
etkin. Örneğin obez kadınlarda kardiyovasküler hastalıklardan ölme riski,
obez olmayan kadınlara göre 4 kat daha fazla. Ayrıca safra kesesi
hastalıkları, mide ve reflü rahatsızlıkları, mide fıtığı, gut hastalığı,
eklem rahatsızlığı, adet düzensizlikleri, kısırlık gibi pek çok
rahatsızlığı da beraberinde getirebiliyor. Kadınlarda rahim ve meme
kanserleri, erkeklerde prostat, rektum ve kolon kanserleri obeziteden
etkilenen kanser türlerinin başında geliyor” diye anlatıyor Aksu
obezitenin sebep olduğu hastalıkları.

Obezite aynı zamanda kişinin yaşam kalitesini de doğrudan olumsuz
etkileyen bir hastalık. Örneğin uyku apnesi denilen ve yeterli nefes
almayı engelleyen, uykuda solunum bozukluğu hastalıklarına da neden
olabiliyor.

Vücut yağ dağılımı özellikle tip 2 diyabet hastalığının oluşumunda önemli
bir etken. Çünkü vücut yağ oranının artmasıyla birlikte diyabet görülme
riski de artıyor. Obezitenin diyabet hastalığının oluşumunda yaklaşık
yüzde 75 gibi oldukça yüksek bir etkisi var. Çünkü her iki hastalığın da
temelinde beslenme bozukluğu yatıyor. Obez bireylerin yüzde 80’inde ise
tip 2 diyabet görülüyor.

KİMLER OBEZ SAYILIYOR?

Obezite tanı kriterlerinin başında beden kitle indeksi geliyor. Beden
kitle indeksi vücut ağırlığının boyun karesine bölünmesiyle ortaya çıkan
bir değer. Bu değer 30’un üzerinde ise yaş, cinsiyet farkı gözetmeksizin
kişi obez olarak değerlendiriliyor. Erkeklerde bel çevresi 94 cm üzeri
riskli, 102 cm üzeri de obez olarak kabul ediliyor. Kadınlarda ise 80 cm
üzeri riskli grup sayılırken 88 cm üzeri obez kabul ediliyor. Bir diğer
kriter ise bel ve kalça oranı. Bel ölçümü kalça ölçümüne bölündüğünde
erkeklerde 0.95 kadınlarda ise 0.8 obezite sınırı olarak kabul ediliyor.


Diyetisyen Müge Aksu, obezite oluşumunda akla ilk gelen genetik faktörler
olsa da, oluşumu çoğunlukla çevresel ve sosyal faktörlerin ortaya
çıkardığını ve artırdığını da ekliyor. Bugün, kilo artırıcı etkisi olan ya
da kiloyu etkileyen 25’den fazla genin tespit edildiğini söyleyen Aksu,
obezitenin tek sebebi olmasa da hala bir numaralı sebebinin genetik
faktörler olduğunu da vurguluyor.

OBEZİTE NEDEN OLUŞUR?

Meslek, eğitim, sosyal konum ve çevre gibi bireysel ve sosyal faktörler
önemli yan etkenlerden bazıları. Şehirleşme, modernleşme gibi yaşam
şekilleri evde yemek yapmaya vakit ayıramayan, pratik ama enerjisi yüksek
besinlere yönelen bireyler yaratıyor. Alkol tüketimi, sigarayı bırakma ya
da fiziksel aktivitenin azlığı gibi davranışsal faktörler de obeziteyi
artırıcı etkilere sahip. Günümüzde otomobil, çamaşır makinası, bulaşık
makinası ya da televizyon gibi günlük hayatımızda sıkça kullandığımız
aletlerin mekanik olması bizim daha az hareket etmemizin başlıca nedeni.
Gün içinde aktivitede bulunmayınca vücudumuzun çalışma hızı düşüyor.
Ekstradan yüksek enerjili besinler tüketince de obezite bireyler için
kaçınılmaz oluyor.

Diyetisyen Müge Aksu özellikle son dönemde çocuklardaki obezite oranının
artmasına dikkat çekerken, çocukların da benzer davranışlar yüzünden
obeziteye davetiye çıkardığını vurguluyor. “Fast food tarzı beslenmeye
alışan, televizyon ve bilgisayar karşısında saatlerini geçiren çocukların
sayısı o kadar fazla ki. Televizyon reklamlarının da etkisi büyük. Çünkü
çikolata ve şekerli besin reklamlarının sayısı oldukça yüksek. Bu tip
besinlere günümüz çocukları çok daha kolay ulaşıyor” diyen Aksu, yağ
oranı, şeker oranı ve enerjisi yüksek hazır gıdalarla beslenmenin obezite
oluşumunda önemli bir etken olduğunu belirtiyor. Örneğin hazır çorbalar,
çikolata, şekerlemeler, fast food tarzı yiyecekler, kızartmalar ve
kavurmalar oldukça zararlı besinler. Salam, sucuk, sosis, pastırmaların
ise yağ oranı çok yüksek. Çocuklar tarafından çok tüketilen mayonez ise
tam bir yağ deposu. Kola gibi gazlı içecekler ise boş kalori denen ve
sadece günlük aldığımız enerji miktarını artıran içecekler grubuna
giriyor.

OBEZİTENİN DAVRANIŞSAL TEDAVİSİ

Obezitenin oluşumunu engellemenin ya da tedavi etmenin birincil koşulu
kişilerde kalıcı davranış değişikliklerini yaratmak. Yani yeme düzeninden,
egzersiz programına kadar önerilen tüm tavsiyeleri geçici ve kısa dönemli
olarak görmek yerine bir yaşam şekli haline getirmek. Bu tavsiyeleri
hayatımıza yerleştiremediğimiz sürece programa devam ettiğimiz dönemde
kilo verirken, diyetin sona ermesiyle kilonun geri alınması da kaçınılmaz
oluyor. Bu yüzden yavaş kilo vermenin önemine dikkat çeken Aksu,
insanların fazla kiloları estetik bir sorun olarak gördükleri için 2
haftada 8-10 kilo vermek talepleriyle kendilerine başvurduklarını
söylüyor. “İdeali hafta da 0,5 ile 1 kg arası, ayda 4 ile 6 kg arası
vermektir. Yavaş yavaş kilo verilmeli ki vücudumuz ve biz duruma adapte
olabilelim. Bize başvuranların ilk sorduğu soru bu diyet ne zaman bitecek,
ne zaman tekrar yemek yemeye başlayacağım oluyor. Böyle bir şey yok. Doğru
beslenme dediğimiz şey aslında doğru zamanda, yeterli miktarda, doğru
besini seçmekten geçiyor. Ve tabi ki fiziksel aktivitenizi artırmaktan. O
yüzden sık yiyin, az yiyin, düzenli yiyin felsefesi benimsenmeli” diyor
Aksu.

KİLO VERMEK KİŞİYE ÖZGÜ

Günümüzde insanların bir uzmana başvurmadan medyada gördükleri rejim
listelerini uyguladıklarını söyleyen Aksu, bilinçlenmenin ilk adımının bu
listeleri uygulamayı bırakmak olduğunu belirtiyor. “Kilo verme kişiye
özgüdür. Kişinin hastalıkları, yaşı, cinsiyeti, bireyin beslenme
alışkanlıkları ve tabi ki sosyal durumu çok önemli. Çünkü dışarıda
sıklıkla yemek yiyen, evde oturan ya da aktif çalışan biriyseniz
metabolizma hızınız farklılıklar gösterir. Dolayısıyla kişiye özel bir
program hazırlanmalı. Gazetede gördüğünüz bir diyet programı bazal
metabolizma hızının çok altında ise zayıflamaya çabalarken metabolizma
hızınızı daha da düşürürsünüz” diyen Aksu gerçek zayıflamanın kilo
azalması olmadığını da vurguluyor.

Gerçek zayıflama vücuttaki yağ oranının azalması olarak kabul ediliyor.
Kiloyu sudan ya da kaslarınızdan vermiş olabilirsiniz, ama örneğin bel
çevreniz hala aynı ölçülerde duruyorsa bu gerçek anlamda kilo
vermediğinizi gösteriyor. Hızlı verilen kilolar da genelde kas ve su
kayıplarına neden olduğu için kesinlikle önerilmiyor. O yüzden kişiler
mutlaka yavaş ve kendilerine özgü bir programla zayıflamalı.

OBEZİTENİN TIBBİ TEDAVİSİ

Obezite tedavisinin, sadece bir diyetisyenle değil endokrinoloji uzmanı,
fizik tedavi uzmanı, bazı durumlarda bir psikoloğun da katıldığı bir ekip
çalışması ile yapılması gerekiyor. Obezite tedavisinde diyet tedavisi,
medikal tedavi ve cerrahi tedavi yöntemleri kullanılıyor. Cerrahi tedavi,
özellikle beden kitle indeksinin 40’ın üzerinde olduğu bireylerde (morbid
obez) mideye takılan balon, mideyi küçülten bantlar gibi yöntemlerle
uygulanılıyor. Beslenme programıyla tedavi edilemeyen, yaşamı obeziteden
ileri derecede olumsuz etkilenen, örneğin hareketleri kısıtlanan, başka
sağlık sorunları artan bireylerde cerrahi tedavi uygulanabiliyor.

Medikal tedavide iki tip ilaç kullanılıyor. Yağın emilimini azaltan ve
iştahı baskılayan ilaçlar. İlaç tedavisi mutlaka doktor kontrolünde
uygulanıyor

BESLENME ÖNERİLERİ...

Günde 3 ana 3 ara öğün olmak üzere 6 öğün beslenin. Sık yemek, kan
şekerinin düzenli gitmesi ve karaciğerdeki depolarımızın boşalmaması için
çok önemli. Gün içinde 3,5-4 saati aşmadan besin almanız gerekiyor.

Yemek saatlerinizi aksatmayın, düzenli yemek yiyin.

Tek tip beslenmekten uzak durun. Vücudun düzenli çalışması için
karbonhidrat, protein ve yağları içeren besinlerden yeterli miktarda almak
gerekli.

Günde 2-2,5 litre su tüketin. Bol su içmek doğrudan zayıflamaya neden
olmasa da yağların parçalanması için gerekli.

Bol sebze ve salata tüketin. Posa içerikleri sayesinde hem doygunluk
sağlaması, hem de şeker ve kolestrol seviyelerinin dengelenmesine yardımcı
olması yönünden önemliler. Günde 4-5 porsiyon sebze, 2-3 porsiyon meyve
tüketilmeli.

Kepekli ekmeği tercih edin. Tokluğu sağlamak ve şeker dengesini düzenlemek
için kepek, çavdar, tam buğday tahıllı ekmek tarzında esmer ekmekler
tüketilmeli.

Fiziksel aktivitelerinizi artırın. Spor yapmanın da doğru kuralları
olduğunu unutmayın. Spor kesinlikle aç karnına değil yemek yedikten 1 saat
sonra yapılmaya başlanmalı. Vücuttaki yağlar 20 dakika sonrasında
yakılmaya başlandığı için en az 25-30 dakikalık egzersizler öneriliyor.
Dozu ise, ilk başlarda 10-15 dakikalarla başlayıp gitgide artırılmalı.
Egzersizi hayatınızın 1-2 gününe sığdırmak yerine her güne yaymaya
çalışın. “Spor yapamıyorum” diyenlerdenseniz, en azından dolmuştan iki
durak önce inin ve yürüyün, asansör kullanmayın, merdivenleri yürüyerek
inip çıkın, kısa mesafelerde araba kullanmayın. Bu ufak değişiklikler bile
gün içinde metabolizma hızınızı artırıcı etki gösterecektir.

Ayçiçek yağı, zeytin yağı, mısır özü yağı, fındık yağı ve soya yağını bir
arada karıştırarak kullanın.

1 kg sebzeye 2 yemek kaşığı yağ koyarak pişirin.

Salatalara en fazla 1 tatlı kaşığı yağ koyun.

Etli yemeklere yağ ilave etmeyin.Gün içinde tükettiğiniz yağ miktarını
sınırlandırın. Salatalara en fazla bir tatlı kaşığı yağ koyun. Ayrıca
ayçiçek, soya, mısırözü, fındıkyağı ve zeytinyağını bir arada karıştırarak
kullanın.

KAYNAK: Acibademhastanesi.com/edergi
Detone
Detone

Diyet haberleri 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : Diyet haberleri 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

Diyet haberleri Empty Geri: Diyet haberleri

Cuma Ocak 02, 2009 6:04 am
Yaza yiyerek girin


Diyet haberleri Yaza_y1Yazın muhakkak yemeniz gereken yiyecekler raflarda sizi bekliyor...

Merak etmeyin, size ne diyet önereceğiz, ne de sevdiğiniz yemeklere 'veda
edin' diyeceğiz. Aksine yazın muhakkak yemeniz gereken yiyecekler raflarda
sizi bekliyor...

Gazete, dergi ve televizyonlarda sürekli yeni diyet listeleri
yayımlanıyor, her geçen gün bir başka yiyecek hayatınızdan çıkarılıyor.
Peki, yaz aylarında neleri yemeniz gerektiğini hiç düşündünüz mü? Güneş
ışınlarının yoğunluğuyla birlikte vücut dengeleri de değişiyor çünkü.
Terle vücuttan bolca sıvı atılacağı için günde en az 1,5-2 litre su
tüketilmesi ilk şart. Provitamin B5, cildi nemlendirme özelliğine sahip
bir vitamin. Ciltte yeni hücrelerin gelişmesinde önemli etkisi var. Güneş
ışınlarının neden olduğu kızarıklıkları gideriyor, güneşe maruz kalan saç
tellerinin kırılıp kurumasını önlüyor. Provitamin B5 en çok tahıllar,
yumurta sarısı, mantar, baklagiller, karnabahar ve patateste bulunuyor.


Yaz denildiğinde akla gelen ilk yiyecekler kavun ve karpuz oluyor. Karpuz,
peynir, ekmek üçlüsü ise hemen herkesin favorisi. Karpuzun yüzde 95'i su.
Vücudu temizleme özelliğine sahip. Böbrekleri çalıştırıyor, üre ve uzat
tuzlarını temizliyor, idrar söktürüyor. Hatta doktorlar kum ve taş düşüren
böbrek hastalarına da karpuzu öneriyor. Ayrıca B ve C vitaminini de
içeriyor. Diyet yapanlar da karpuzu yoğun olarak tüketiyor. Çünkü içinde
bulunan su oranı mideyi şişiriyor ve kişinin az yemek yemesini sağlıyor.
Fakat yemekle birlikte ya da sonra değil, yemekten yarım saat önce
tüketilmesi gerekiyor. Yoksa hazımsızlığa neden oluyor.

Bir başka yazlıkçı meyve de kavun. B vitamini, brom ve iyot içeriyor,
sinirleri yatıştırıyor, kanı temizliyor ve kolay bir uyku vaat ediyor.
Damar tıkanıklığı, kansızlık için de öneriliyor. Ama hazmı karpuza göre
daha zor. Bir de şeker oranı fazla. Dolayısıyla şeker hastalarının kavunu
tüketirken dikkatli ve ölçülü olması gerekiyor. Başka bir vitamin kaynağı
da domates. Yaz aylarında en çok tüketilmesi gereken sebzelerden biri.
Çünkü sıcak havalarda artan nem kaybı, ciltte kuruluk yapabiliyor.
Domates, sağlıklı bir bronzluğu uzun süre korurken, cildin kurumasını ve
bazı kanser türlerini de önlüyor. Her gün en az 1-2 domatesi çiğ olarak
tüketmekte fayda var. Cildin yaşlanmasını azaltıp canlılığını korumasında
etkili C vitamini en çok domates, yeşil biber, çilek, kivi ve maydanozda
bulunuyor.

Yemeklerinizde zeytinyağı kullanmaya özen gösterin. Zeytinyağında bulunan
yağ asitleri ile bazı maddeler iyi kolesterolü yükseltip kötü kolesterolü
düşürüyor ve kanser oluşumunu engelliyor. Yaza sağlıklı bir bedenle
başlamak istiyorsanız, yiyeceklerden kaçmaya değil, dengeli ve doğru
yiyecekleri yemeye özen gösterin.
Detone
Detone

Diyet haberleri 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : Diyet haberleri 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

Diyet haberleri Empty Geri: Diyet haberleri

Cuma Ocak 02, 2009 6:04 am
Kilo vermenin sırları


Diyet haberleri Wpe5Yaz
aylarının kabusa dönüşmemesi için kilo verme zamanı geldi de geçiyor bile.
Ancak bahsettiğimiz şok diyetlerle değil, dikkatli olun!

Malum; kıyafetler özgürleşecek, fazlalıklar paltoların ardına
saklanamayacak, kilolar gitmediği taktirde deniz keyfi bir “sendrom”a
dönüşecek...

Hareketsizlik, stres, fast-food ve atıştırma alışkanlığı, uykusuzluk ya da
fazla uyuma, yağlı yiyecekler... Ve maalesef kaçınılmaz bir gerçek bir
gerçek; şişmanlık..

Tüm dünyada gittikçe grafiğini yükselten obezite artık bir hastalık
konumunda. Her beş kişiden birinde mutlaka görülen bu durum, sağlığı bir
hayli tehdit ediyor. Fiziksel aktivitede azalma, beslenme alışkanlıkları,
yaş, cinsiyet (kadın), ırksal faktörler, eğitim düzeyi, evlilik, doğum
sayısı, sigarayı bırakma ve alkol risk faktörleri arasında.
Dengesiz ya da fazla beslenme beraberinde kalp, tansiyon, damar
tıkanıklığı, kolesterol ve şeker gibi birçok hastalığa davetiye çıkarıyor.


Kışın alınan kilolar, yaz mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte bir anda
verilmek isteniyor ve çare şok diyetlerde bulunuyor. “1 haftada 5 kilo
vermek” gibi bir mucize olarak görülen kısa süreli diyetler, sağlık
açısından ciddi sorunları da beraberinde getiriyor. Sindirim ve sinir
sistemi bozuklukları, kansızlık, yorgunluk, halsizlik, baş dönmeleri,
bulantı ve kusma bunlardan sadece bir kaçı... Bilinçsiz beslenme, yetersiz
besin öğeleri metabolizmayı bir anda çökertiyor. Kilo kayıpları yağ yerine
su ve kastan oluyor. Metabolizmanın yavaşlaması, verilen kiloların ve
hatta daha fazlasının belli bir süre sonra hızla alınmasına neden oluyor.


UZMANLARDAN TAVSİYELER....

Zayıflamak isteyen bir kişi öncelikle beynini bu koşula hazırlamalı, bir
uzmana başvurmalı ve hedef belirlemelidir. Az, sık ve öz yemelidir. Uzun
vadeli diyetler uygulamalıdır. Kilo almanın temelinde yatan atıştırma ve
hareketsizlik gibi alışkanlıklarından vazgeçmelidir. Günlük alınan kalori
miktarından 500-1000 kalorilik kısmının az alınması haftada ortalama 1
kilo verilmesini sağlar ve doğru olan da bu ölçüdür. İstenilen kiloya
ulaştıktan sonra mutlaka koruma programına geçilmelidir.

“İDEAL KİLO VERME”NİN SIRLARI...

- Yaş, kilo, boy, fiziksel aktivite düzeyi ve vücut analizinize göre uygun
bir beslenme programı takip edin.
- Açlık hissettiğinizde bisküvi, kek, börek vb. gıdaların yerine önce bir
bardak su içmek ve meyve, kepekli kraker, yoğurt, beyaz peynir, kuru erik,
3-4 adet ceviz gibi hafif ve sindirimi kolay yiyecekler atıştırın.
- 3 ara öğün ve 3 ana öğün yemeyi alışkanlık edinin ve asla aç kalmayın.

- Günde ortalama 45 dakika yürüyüş yapın.
- Günde 8-10 bardak su için.
- Kan şekerini hızla yükseltip düşürmeyen, tokluk hissi veren, kepekli ve
lifli yiyecekleri tercih edin. Üç beyazı (şeker-un-tuz) listenizden
çıkartın.
- Kızartmayı sofranızdan uzaklaştırın, onun yerine ızgara, haşlama ve
buğulama türüne yer verin.
- Uyku düzeninizi dengede tutun. Çok uyku kadar uykusuzluk da kilo
aldırır, çünkü az uyku sinir sisteminin dengesini bozar, stres yaratır ve
bu da paralel olarak atıştırma eğilimlerini arttırır.
- Reçeli kendi öz şekeriyle yapın.
- Alkol alımını azaltın.
- Sigara, kahve ve kafeinli içecekler kan şekerini düşürerek şekerli
gıdalara saldırmaya neden olduğu için bunlardan uzak durun.
- Hazır gıdalar ve asitli içecekleri hayatınızdan çıkarın.
- Zayıflama ilaçlarından kaçının. Çünkü bitkisel zayıflama ilaçları;
vücutta B1 vitamini (thiamin) eksikliğine yol açıyor, karbonhidrat
metabolizmasını etkiliyor, istem dışı göz kayması, yürümede dengesizlik ve
sinirlilik gibi sinir sistemi bozuklukları yaratır.
- Tartılmayı alışkanlık haline getirin ve eğer mümkünse yediklerinizi not
edin.
- Kırmızı et tüketimini en aza indirin, onun yerine belirli ölçülerde
tavuk ve balık tüketin.
- Yiyecekleri çok çiğneyin, porsiyonları azaltın, sofradan tıka basa tok
olarak kalkmayın.
- Meyve ve tatlıyı yemekten yarım saat sonra yemeyi tercih edin.
- Sofranızda “Omega 3” ve “Omega 6”ya yer verin. Omega 3; ceviz, fındık,
soya fasulyesi, lahana, ıspanak, brokoli, marul, kanola bitkisi, soğuk su
balıkları, balık yağı ve Omega 6 da ayçiçeği, mısır, soya ve tahıl
ürünlerinde bulunur.
- Eğer kabızlık sorunu ile karşı karşıyaysanız; bol sebze ve salata yiyin,
spor yapın ve bol su için.
- Ekmek sepetini sofranızda bulundurmayın ve asla televizyon karşısında
yemek yemeyin.
- Katı yağ yerine sıvı yağ kullanın ve et yemeklerine yağ katmayın.
- Mutlaka bir endokrinoloji uzmanına başvurun. Çünkü hormon bozukluğu da
hızlı kilo alma ve gayret gösterilse de kilo verememe gibi sorunlar
yaratır.

O yüzden aşağıdaki hormon değerlerini kontrol ettirin.
Tiroit hormonu: Tiroit bezi T4 ve T3 adlı iki tip hormon salgılar. Tiroit
hormonu azlığı metabolizmayı yavaşlatarak daha fazla kilo verilmesini
önler.

İnsülin hormonu: Bu hormon kanda çok yüksekse kan şekeri düşer. Bu da
şekerli gıdaları daha çok tükemeye neden olur.

Ghrelin hormonu: Mideden salgılanan bu hormon, kilo vermeye başladıkça
kanda artmaya başlar ve kişiyi yemek yemeye yöneltir.

Oreksin: Beyinden salgılanan bu hormon da zayıfladıkça yemek yemeyi
artırır.

Leptin: Yağ dokusundan salgılanan bu hormondaki değişiklikler de kilo
vermeyi önler. Yağ kaybettikçe veya kilo verdikçe kandaki leptin hormonu
düşer. Düşük leptin düzeyleri beyni uyararak yemek yemeyi artırır.
Detone
Detone

Diyet haberleri 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : Diyet haberleri 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

Diyet haberleri Empty Geri: Diyet haberleri

Cuma Ocak 02, 2009 6:05 am
Zayıflamanın püf
noktaları



Diyet haberleri Wpe7Ancak
bahsettiğimiz şok diyetlerle değil, dikkatli olun! İşte ideal kilo
vermenin püf noktaları.

Bahar mevsiminin gelmesiyle birlikte herkesi “zayıflama” telaşı sardı.
Malum; kıyafetler özgürleşecek, fazlalıklar paltoların ardına
saklanamayacak, kilolar gitmediği taktirde deniz keyfi bir “sendrom”a
dönüşecek...


Hareketsizlik, stres, fast-food ve atıştırma alışkanlığı, uykusuzluk ya da
fazla uyuma, yağlı yiyecekler... Ve maalesef kaçınılmaz bir gerçek bir
gerçek; şişmanlık..

Tüm dünyada gittikçe grafiğini yükselten obezite artık bir hastalık
konumunda. Her beş kişiden birinde mutlaka görülen bu durum, sağlığı bir
hayli tehdit ediyor. Fiziksel aktivitede azalma, beslenme alışkanlıkları,
yaş, cinsiyet (kadın), ırksal faktörler, eğitim düzeyi, evlilik, doğum
sayısı, sigarayı bırakma ve alkol risk faktörleri arasında.
Dengesiz ya da fazla beslenme beraberinde kalp, tansiyon, damar
tıkanıklığı, kolesterol ve şeker gibi birçok hastalığa davetiye çıkarıyor.


Kışın alınan kilolar, yaz mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte bir anda
verilmek isteniyor ve çare şok diyetlerde bulunuyor. “1 haftada 5 kilo
vermek” gibi bir mucize olarak görülen kısa süreli diyetler, sağlık
açısından ciddi sorunları da beraberinde getiriyor. Sindirim ve sinir
sistemi bozuklukları, kansızlık, yorgunluk, halsizlik, baş dönmeleri,
bulantı ve kusma bunlardan sadece bir kaçı... Bilinçsiz beslenme, yetersiz
besin öğeleri metabolizmayı bir anda çökertiyor. Kilo kayıpları yağ yerine
su ve kastan oluyor. Metabolizmanın yavaşlaması, verilen kiloların ve
hatta daha fazlasının belli bir süre sonra hızla alınmasına neden oluyor.


UZMANLARDAN TAVSİYELER....

Zayıflamak isteyen bir kişi öncelikle beynini bu koşula hazırlamalı, bir
uzmana başvurmalı ve hedef belirlemelidir. Az, sık ve öz yemelidir. Uzun
vadeli diyetler uygulamalıdır. Kilo almanın temelinde yatan atıştırma ve
hareketsizlik gibi alışkanlıklarından vazgeçmelidir. Günlük alınan kalori
miktarından 500-1000 kalorilik kısmının az alınması haftada ortalama 1
kilo verilmesini sağlar ve doğru olan da bu ölçüdür. İstenilen kiloya
ulaştıktan sonra mutlaka koruma programına geçilmelidir.

“İDEAL KİLO VERME”NİN SIRLARI...


Yaş, kilo, boy, fiziksel aktivite düzeyi ve vücut analizinize göre uygun
bir beslenme programı takip edin.

Açlık hissettiğinizde bisküvi, kek, börek vb. gıdaların yerine önce bir
bardak su içmek ve meyve, kepekli kraker, yoğurt, beyaz peynir, kuru erik,
3-4 adet ceviz gibi hafif ve sindirimi kolay yiyecekler atıştırın.

3 ara öğün ve 3 ana öğün yemeyi alışkanlık edinin ve asla aç kalmayın.

Günde ortalama 45 dakika yürüyüş yapın.

Günde 8-10 bardak su için.

Kan şekerini hızla yükseltip düşürmeyen, tokluk hissi veren, kepekli ve
lifli yiyecekleri tercih edin. Üç beyazı (şeker-un-tuz) listenizden
çıkartın.

Kızartmayı sofranızdan uzaklaştırın, onun yerine ızgara, haşlama ve
buğulama türüne yer verin.

Uyku düzeninizi dengede tutun. Çok uyku kadar uykusuzluk da kilo aldırır,
çünkü az uyku sinir sisteminin dengesini bozar, stres yaratır ve bu da
paralel olarak atıştırma eğilimlerini arttırır.

Reçeli kendi öz şekeriyle yapın.

Alkol alımını azaltın.

Sigara, kahve ve kafeinli içecekler kan şekerini düşürerek şekerli
gıdalara saldırmaya neden olduğu için bunlardan uzak durun.
Hazır gıdalar ve asitli içecekleri hayatınızdan çıkarın.

Zayıflama ilaçlarından kaçının. Çünkü bitkisel zayıflama ilaçları; vücutta
B1 vitamini (thiamin) eksikliğine yol açıyor, karbonhidrat metabolizmasını
etkiliyor, istem dışı göz kayması, yürümede dengesizlik ve sinirlilik gibi
sinir sistemi bozuklukları yaratır.

Tartılmayı alışkanlık haline getirin ve eğer mümkünse yediklerinizi not
edin.

Kırmızı et tüketimini en aza indirin, onun yerine belirli ölçülerde tavuk
ve balık tüketin.

Yiyecekleri çok çiğneyin, porsiyonları azaltın, sofradan tıka basa tok
olarak kalkmayın.

Meyve ve tatlıyı yemekten yarım saat sonra yemeyi tercih edin.

Sofranızda “Omega 3” ve “Omega 6”ya yer verin. Omega 3; ceviz, fındık,
soya fasulyesi, lahana, ıspanak, brokoli, marul, kanola bitkisi, soğuk su
balıkları, balık yağı ve Omega 6 da ayçiçeği, mısır, soya ve tahıl
ürünlerinde bulunur.

- Eğer kabızlık sorunu ile karşı karşıyaysanız; bol sebze ve salata yiyin,
spor yapın ve bol su için.

Ekmek sepetini sofranızda bulundurmayın ve asla televizyon karşısında
yemek yemeyin.

Katı yağ yerine sıvı yağ kullanın ve et yemeklerine yağ katmayın.

Mutlaka bir endokrinoloji uzmanına başvurun. Çünkü hormon bozukluğu da
hızlı kilo alma ve gayret gösterilse de kilo verememe gibi sorunlar
yaratır.

O yüzden aşağıdaki hormon değerlerini kontrol ettirin.

Tiroit hormonu: Tiroit bezi T4 ve T3 adlı iki tip hormon salgılar. Tiroit
hormonu azlığı metabolizmayı yavaşlatarak daha fazla kilo verilmesini
önler.

İnsülin hormonu: Bu hormon kanda çok yüksekse kan şekeri düşer. Bu da
şekerli gıdaları daha çok tükemeye neden olur.

Ghrelin hormonu: Mideden salgılanan bu hormon, kilo vermeye başladıkça
kanda artmaya başlar ve kişiyi yemek yemeye yöneltir.

Oreksin: Beyinden salgılanan bu hormon da zayıfladıkça yemek yemeyi
artırır.

Leptin: Yağ dokusundan salgılanan bu hormondaki değişiklikler de kilo
vermeyi önler. Yağ kaybettikçe veya kilo verdikçe kandaki leptin hormonu
düşer. Düşük leptin düzeyleri beyni uyararak yemek yemeyi artırır.
Detone
Detone

Diyet haberleri 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : Diyet haberleri 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

Diyet haberleri Empty Geri: Diyet haberleri

Cuma Ocak 02, 2009 6:05 am
Zayıf obez misiniz


Diyet haberleri 5900Sağlıklı
kiloda olup olmadığınızı anlamak için sizin yaş, boy, fiziksel aktivite ve
cinsiyetinize göre sahip olmanız gereken yağ miktarı önemlidir. Bu
aralığın üzerine çıkanlar ise obezite ile çoktan tanışmışlardır. Buna göre
kilonuz normal olup kas kitleniz düşük, yağ kitleniz yüksek ise zayıf obez
olabilirsiniz. Bu gibi vakaları, kliniğimize şişmanlama programı almaya
gelen bazı danışanlarımızda da yaşamaktayız.
Çağımızda besinsel açıdan yetersiz, yüksek kalorili abur-cuburla
karnımızı doyurarak sağlığımızı ciddi tehlikeye atıyoruz. Bu gidişe 'dur'
denilmediği takdirde tablo çok korkunç; 2230 yılında dünya üzerindeki tüm
yetişkinler maalesef 'obez' olacaklar. Obezitenin faturası da pek iç açıcı
değil elbette ki, ölüm oranlarının son yıllarda ikiye katlanması ile
obezite arasında bir ilişki olduğunu da hatırlatmak isteriz. Unutmayın
aşırı kilolar, erken yaşlarda ölüme neden oluyor.

Peki vücut yağ analizi yapan bir tartınız yoksa ne yapacaksınız? Bu
durumda en güzel değerlendirme şekli bel/ kalça oranı ölçümüdür. Bel
kalınlığı ile hayatta kalma süresi arasında bir bağlantı kurmak ilk
bakışta zor gelebilir. Ancak son yıllarda tıp dünyasında yapılan
çalışmalar, bel kalınlığı ile hayat süresi arasındaki bağlantıyı açıkça
gözler önüne serdi. Yani vücudun bel kesiminde fazla yağ birikmemiş
olmalıdır. Belin kalınlığı, vücuttaki yağ miktarının bir göstergesidir.
Unutmayın, bel çevresinde birikmiş yağlar, diğer bölgelerde örneğin
kalçalarda ya da basenlerde toplanan yağa göre çok daha fazla sağlık riski
taşımaktadır.
Buna göre bel kalınlığı erkeklerde 102, bayanlarda ise 88’den fazla
olmamalıdır. Bel/ Kalça oranınız ise erkeklerde 1, bayanlarda 0,8’den
büyük olmamalıdır. Bir kişinin kalp krizi geçirme riskini saptamak için
klinik bulgular dışında, yukarıda anlattığımız antropometrik ölçümlerle de
değerlendirmek mümkündür. Beden Kitle İndeksi denen boya göre kilonun
değerlendirildiği, uluslar arası platformda kullanılan çok genel bir
ölçüme eşlik eden bel/kalça oranı bulguları net bir bakış açısı
çizebilmektedir. Yağlanmanın ölçülebildiği bir diğer yöntem de kaliper
denen bir cihazla yapılan testlerdir, ancak bu profesyonellik
gerektirmektedir. Bunun daha basit bir şekli ise ‘çimdik yöntemi’dir.
Göbek deliğinin yanını çimdikleyen bir erkek, dört santimden daha fazla,
bir kadın ise iki buçuk santimden daha fazla deri tutamamalıdır.

Bu konuya Amerikalıların güzel bir sözü ile nokta koymak istiyorum.
Unutmayın ‘First on the lips, than on the hips’. Özetle damak zevkinize
yenik düşüp, fazla kaçırmayın. Biri de bir, bini de bir diye düşünüp her
şeyi kararında yemeye çalışın. Dudaklarınız arasındaki lokmalar bir
bakmışsınız kalçalarınızda toplanmış ve kolay kolay da terk etmeye
niyetleri yok. Önleyicilik tıbbın her alanında olduğu gibi beslenme
biliminde de çok değerlidir, ciddi kilo ve yağ artışları olmadan
tedbirinizi almayı öğrenmelisiniz.

Diyetisyen Berrin Yiğit
Detone
Detone

Diyet haberleri 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : Diyet haberleri 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

Diyet haberleri Empty Geri: Diyet haberleri

Cuma Ocak 02, 2009 6:05 am
Şifalı bitkilere
yoğun ilgi



Diyet haberleri Bitki_312aİnsan
hayatını olumsuz yönde etkileyen ve günlük olarak çeşitli şekillerde
kendini gösteren mevsim hastalıklarına iyi gelen şifalı bitkiler,
Kayserililer tarafından yoğun ilgi görüyor. Havaların ısınmasıyla artış
gösteren mantar hastalığı ve aşırı terlemede, şifalı bitkilere duyulan
talep artıyor.

Kayseri'de yıllardır baharatçılık mesleğini sürdüren Selçuk Ülker,
Kayserililerin doğal bitkilerin sağladığı şifayı gördüklerini ve yoğun
talep gösterdiklerini belirtti. Her bitkinin mevsimine göre hastalıklara
şifa dağıttığını kaydeden Ülker, havaların ısınmasıyla artış gösteren
mantar hastalığı ve aşırı terlemeye karşı iyi geldiği bilinen şifalı
bitkilerin satışında artış yaşandığını söyledi.

Rüzgarlı havalarda oluşan tozun astım ve bronşit hastalarına olumsuz yönde
etki gösterdiğini ve doğal bitkilerden özel hazırlanmış olan karışımların
satışının arttığını ifade eden Ülker, "Havalar ısınınca gerek sıcaklardan
gerekse esen rüzgardan dolayı tozla insana geçen mikroplar; astım, bronşit
hastalarını etkiliyor. Bu tür durumlarda havlican otu denilen doğal bitki
karışımı ile özel olarak hazırlanan macun ve okaliptus bitkisinin karışımı
ile hazırlanan çay, göğsü yumuşatıp rahat nefes aldırmayı sağlıyor.

Ayrıca bu karışımların bileşiminde bulunan bitkilerin sağladığı balgam
söktürücü özelliğine bağlı olarak bronşlardaki ifrazatın kolay atılmasına
ve öksürük refleksinin yarattığı rahatsızlığın ve astımın hafiflemesine
yardımcı oluyor. Havaların ısınmasıyla kendini gösteren mantar hastalığı
ile aşırı terlemeye karşı özel hazırlanmış karışımların satışı da arttı.
Vatandaşın bu doğal bitkilerden fayda görmesi, şifalı bitki tüketimini
artırıyor. Tüketimin artmasıyla da satışlarımız artıyor ve bundan memnun
oluyoruz" diye konuştu.
Detone
Detone

Diyet haberleri 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : Diyet haberleri 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

Diyet haberleri Empty Geri: Diyet haberleri

Cuma Ocak 02, 2009 6:06 am
Beslenmenin 10 altın
kuralı



Diyet haberleri Beslenme-buyukBeslenme
yanlışlarınızın şişmanlık, hipertansiyon, koroner kalp hastalığı, diyabet,
kanser gibi 21. yüzyıl hastalıklarına yakalanma olasılığınızı artırdığını
gösteren kanıtlar çoğalıyor. Sorun sadece çok yemekte veya aşırı miktarda
gıda tüketmekte değildir. Yanlış besin seçimleri yapmak da önemlidir.

YANLIŞ beslenmemizin pek çok nedeni var. Bunlardan ilki yaşam temposunun
müthiş hızlanması, bu hız ve telaş içinde beslenmenin ıskalanmasıdır.
Hızlanmış hayat, fast-food gıdaların tüketimini körüklüyor. Aşırı kalori
yüklü, vitamin, mineral, flavonoid, antioksidan ve posa fakiri fast-food
besinler ve atıştırmalar sağlığımızın canına okuyor.

REKLAMA KANMAYIN

Yoğun bir reklam bombardımanı tüketiciyi yanlış besin seçimlerine
yönlendirmede daha etkili hale geliyor. Reklamlarla tüketimi artan
yiyecekler elma, üzüm marul, lahana, fasulye veya bakla değil!.. Doymuş ve
trans yağlarla yüklü, şeker ve tuz deposu, kalori zengini, sağlığa
yarardan çok zarar getiren hazır-paketlenmiş besinlerin tüketimi,
reklamların etkisiyle daha da artıyor. Bu tür besinlerin renkli, parlak ve
etkileyici ambalajlarda sunulması ve oldukça çekici hale getirilmesi de
önemli bir etken. Özellikle atıştırmalık olarak pazarlanan gofret,
çikolata , bisküvi, şekerleme ve cipslerin isimleri de paketleri de müthiş
etkileyicidir.

LEZZET TUZAĞI

Yanlış besinlere yönelmenin arkasında başka faktörler de var. Bunlara
lezzet unsurunu da eklemek gerekiyor. Hazır gıda üreticileri, ürünlerinde
sağlıktan çok lezzet faktörüne önem veriyor. Bu ürünlerde bol bol
kullanılan "yağ, şeker ve tuz" üçlüsünün oluşturduğu lezzet üçgeninin
içine bir kez girdiniz mi çıkmanız oldukça güçtür. Bu besinler, yağları,
tuzları ya da ihtiva ettikleri şeker miktarları yükseldikçe daha kolay
satılıyor. Zararlı değilseler bile sağlığa yararlı olmadıkları kesin olan
bu tür besinlerin tüketimini arttıran daha pek çok etken var: Bu ürünler
doğal olanlara oranla çok daha kolay bulunabiliyor ve çok daha ucuzlar.
Bir simitten bile ucuza alabileceğiniz gofretler, bisküvi ve cipsler her
an her yerde kolayca bulabiliyorsunuz. Üstelik bunları okul, işyeri veya
köşe başlarındaki paramatik kurgulu makinalardan kolayca temin etmeniz
mümkün.

BESLENME EĞİTİMİ

Eğitim noksanlığı da önemli bir etken. Okullarımızda beslenme dersi yok.
Öğrencilerimize beslenmeyle ilgili herhangi bir eğitim verilmiyor. Tıp
fakültelerinde bile "beslenme-sağlık ilişkisi" yeteri kadar öğretilmiyor.
Kısacası ilkokuldan üniversite sonuna kadar eğitim müfredatımız beslenme
konusunu "es" geçiyor. Beslenme bilgisi ve bilinci fakiri çocuklarımız ve
gençlerimiz, anne baba, nine ve dedelerimiz beslenmeyi sadece karın
doyurmaktan ibaret bir süreç zannediyor.

SAĞLIK İÇİN BESİN

Lezzet odaklı beslenme eğilimi besinleri birer tatmin ya da keyif aracı
haline getiriyor. Sebze ve meyvelerin, tahılların, bakliyat grubunun
önemini yeteri kadar bilenimiz pek az. Besinleri sadece karın doyurmak,
enerji ihtiyacımızı karşılamak ve keyif almak-lezzet tatmak için
tüketiyoruz. Onların gelişmemizi, büyümemizi, kırılıp dökülen yanlarımızı
tamir etmemizi sağladıklarından da, yeni hücreler, dokular üretmek,
sağlığımızı koruyup güçlendirmek için kullandıklarından da (ne yazık ki)
habersiziz.

BESLENMENİN ANLAMI

Eğer sağlıklı ve kaliteli bir hayat sürmek istiyorsak işe nasıl
beslendiğimizi sorgulamakla başlamalıyız. Kilo fazlalığı ve şişmanlıktan,
kalp hastalığı, inme şeker ve tansiyondan korunmak, kansere karşı güçlü
bir koruma duvarı oluşturmak için buna mecburuz. Doğru besinlere yönelmek,
onları yeterli miktarda, dengeli oranlarda ve uygun bir çeşitlilik
zenginliği içinde tüketmek çok önemlidir. Sağlıkla ve huzurla yaşlanmak
istiyorsak karbonhidrat, protein ve yağları tanımak ve onları uygun
miktarlar ve oranlarda nasıl tüketeceğimizi bilmemiz gerekiyor. Doğru
protein, karbonhidrat ve yağların neler olduğunu öğrenmemiz ihtiyacımızdan
fazla enerji yüklenmememiz, antioksidan vitamin, mineral ve posa zengini
gıdalara yönelmemiz bir zorunluluk haline geliyor. Beslenmek karın
doyurmaktan daha fazla anlamlar taşıyan sihirli bir kelimedir. Sağlığımızı
yanlış kötü veya iyi yönde etkileyen en önemli seçim yaşam tarzı
seçimidir. Beslenmeyi ciddiye alın!

ÖNEMLİ BESLENME YANLIŞLARI

Kolalı, meyveli ve şekerli içecekleri fazla tüketmek

Hazır tatlı-tuzlu-yağlı atıştırmaları sık yemek

Doymuş yağların (margarin, tereyağı ve diğer hayvansal yağlar) yoğun
olduğu besinlere yönelmek

Tuz ve şeker yüklü gıdalara ağırlık vermek

Fast-food ürünlere (burgerler, patates kızartması) öncelik vermek

Aşırı miktarda besin tüketmek

Tek yönlü beslenmek

Öğün atlamak

DİKKAT...

Beslenirken bunları unutmayın

1- Ne zaman nerede ve ne yiyeceğinizi şansa bırakmayın. Düzgün bir yeme
düzeniniz olsun.

2- Yiyeceklerinizin enerji miktarlarını dikkate alın. Aşırı kalori yüklü
gıdalardan uzaklaşın.

3- Tuzlu, yağlı ve şekerli gıdalardan uzak kalın.

4- Doğal besinleri tercih edin. Hazır gıdaları seçerken etiketlerini
(içeriklerini ve son kullanım tarihlerini) dikkatle inceleyin.

5- Sofradan doymadan kalkmayı alışkanlık haline getirin.

6- Aşırı gıda tüketmeyin. Fazla yemenin 21. yüzyıl hastalıklarını
hazırlayan iki temel faktörden biri olduğunu (diğeri hareketsizlik ve
tembelliktir) unutmayın.

7- Ana ve ara öğünleri atlamayın. Ara öğünlerde sağlıklı atıştırmalar
tüketmeye özen gösterin.

8- Diyet tuzaklarına yakalanmayın. Diyette olmaktan, diyet yapıp
zayıflamaktan, özel diyetlerle form tutmaktan fayda ummayın. Bugün, bu
hafta veya bu ay "diyette olma"nın bir başka gün, hafta veya ayda "diyet
yapmamak" anlamına geldiğini hatırlayın.

9- Yatağa girerken veya gece uyanınca bir şeyler atıştırmayı bırakın.

10- Stresli, endişeli, üzgün veya kızgınsanız yemeğe başlamayın.

Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU

Kaynak:www.hurriyet.com.tr
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz