Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Detone
Detone

RİZE'NİN TARİHÇESİ 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : RİZE'NİN TARİHÇESİ 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

RİZE'NİN TARİHÇESİ Empty RİZE'NİN TARİHÇESİ

C.tesi Kas. 22, 2008 2:45 am
RİZE'NİN TARİHÇESİ


İLİN ADININ KAYNAĞI


Rize'nin tarihi öncesi hakkında bilgilerimiz sınırlıdır. Yöreye
hakim olan orman dokusu nedeniyle, Rize'nin tarih çağları ile ilgili
bilgilere ışık tutacak arkeolojik bulgular da bu güne kadar ortaya
çıkarılamamıştır. Rize'nin tarihi ancak komşu illerin ve bölgelerin
tarihleri ile bağlantılı olarak ele alınabilmiştir.

Rize ilinin adı ile ilgili olarak değişik görüşler ileri
sürülmüştür; Yunanca pirinç anlamına gelen Rhisos, Rumca'da "RIZA"
olarak dağ eteği anlamında kullanılmıştır. Osmanlıca'da ise "RİZE" ufak
kırıntı, döküntü anlamındadır. Ayrıca Erzincan'ın Sakalar dönemindeki
"Eriza" olan adının başındaki "e" sesinin düşmesi ile adaş olarak Rize
için de kullanıldığı ifade edilmektedir.
İLK TARİHİ İZLER


Rize ili ve çevresinin bilinen ilk hakim ahalisi, bitişken dilli ve
Asya kökenli kavimlerdir. Bunlar Rize ve çevresinde tarım ve
hayvancılıkla geçinen yerleşik topluluklarıdır. Bu topluluklardan
"KULKU-KULKHA"ların adına, Erzurum yöresini kendi ülkesinin
topraklarına katan URARTU kralı II. SARDUR (M.Ö. 765-735) 'un Çıldır
gölünün güneyinde Taşköprü köyünün üstündeki kayalıklara kazdırdığı
çivi yazılı kitabede rastlanmıştır.
M.Ö. 2000'lerde Kafkas dağları ile Karadeniz'in kuzeyinde yaşayan
Kimmerler'in Ülkesi, M.Ö. 720 yıllarında Sakalar tarafından işgal
edildi. Kimmerler'in Azak denizi ile Kafkaslar arasında yaşayan kolu,
Sakalar'ın baskısı ile M.Ö. 714 yıllarında yurtlarını bırakarak Aras ve
Çoruh nehri boylarınca yayıldılar. Kimmerler'in bu ilk göçleri, en eski
destani Gürcistan tarihi olan "Kartlis-Çkhovrebe"da kartli (Gürcistan)
ve komşularını esarete aldıkları ilk seferi diye anılmaktadır. Daha
sonraları Kızılırmak ve Adana Bölgesine kadar hakim olan Kimmerler'den,
Trabzon-Bayburt arasındaki Kemer dağı, Rize Çayeli İlçesi çıkışındaki
Kemer köyü, Kızılırmak boyundaki Gemerek ile Kars'ın doğusunda yer alan
Ümrü gibi coğrafya adları günümüze kadar gelmiştir.
Aşağı Tuna ve Karpatlara kadar Doğu Avrupa'ya hakim olan Sakalar
M.Ö. 680 yılında kendilerine itaat etmeyen son Kimmerler'i de yenerek
Azerbaycan ve Gürcistan'a yayıldılar. Saka Kralı MADOVA'nın M.Ö. 626'da
Medler'ce hile ile öldürülmesi üzerine Heredot'un andığı "Asya'da 28
yıl süren Sakaların hakimiyetleri" sona erdi.
Saka göçleri sırasında, Aşağı Çoruh ve Rize-Batum arasına "Kalaç"
adlı bir Türk boyu yerleşmiştir. Bu boyun yerleştiği bölgeye, M.S. 150
yıllarında yazılan PTOLEMEUS'un coğrafyasında Kalarzen, Gürcü
kaynaklarda ise Klarc-et (=Klarç yurdu) denmektedir. Batom-Rize
arasında güneyden Karadeniz'e esen sıcak rüzgarlar hala "Kalaş yeli"
olarak anılmaktadır. Ayrıca Rize yöresindeki Türkmen/Oğuz topluluğu
içinde yer alan Askur Boyunun Rize'nin doğusundaki Askoroz çayı diye
bilinen çaya adını vermiş olması gerektir. Yine Sakaların Horosan
kolunun gelen Arşaklar ve Balkarlar Bayburt çevresi Çoruh vadisi
boyunca yerleşmişlerdir. Bu yüzden Bayburt ve İspir'in kuzeyindeki sıra
dağlara günümüze kadar ve hece kaymasıyla "Balkal" ve buradan güneye
doğru esen yağmur getiren rüzgara da "Balkal yeli" denile gelmektedir.
Rize'de Hemşinlilerin en güzel yaylaları ****** dağlarındadır.
KOLONİ DÖNEMİ


M.Ö. 670 yılında Ege'de yaşayan Milletoslu denizciler Marmara ve
Karadeniz kıyılarında Plinius'un tarihine göre 10 kadar empeion (Pazar
yeri) adı verilen ticari nitelikle liman şehirleri kurmuşlardır. Bu
arada Rize'nin de Kolonize edilmiş olması kuvvetle muhtemeldir.
Tarihi akış içerisinde M.Ö. 7 YY sonlarında Kimmer akınlarının
Anadolu'yu kargaşaya sürüklemesinden faydalanan Medler'in yöreyi istila
girişimleri, M.Ö. 550'de Med krallığını yıkan Pers kralı II. Kiros'un
aynı şekilde ki istila hareketleri yöredeki savaşçı kavimlerin karşı
koymaları nedeni ile Rize çevresinde başarılı olamamışlardır.
Büyük İskender'in Pers kralı III. Darius'u kesin bir yenilgiye
uğratması ile eline geçirdiği Anadolu Hakimiyeti M.Ö. 323 senesine
kadar sürmüştür. Büyük İskender'in ölümü ile İmparatorluğun devamı
niteliğinde olan Pontos, Koppodkida, Bithynia gibi krallıklar
kurulmuştur. Ancak Trabzon, Rize gibi bir takım serbest şehirler, bu
krallıklara bağlı olmadan varlıklarını sürdürmüşlerdir.
PONTOS VE SELÇUKLULAR DÖNEMİ


İskenderin ölümünden sonra Komutanları ve Satraplar arasında çıkar
egemenlik savaşlarında bağımsızlığını ilan eden Mitridates Kitistes
Karadeniz kıyısında Sinop dolaylarına doğru genişleyen Pontos
krallığını kurdu. Pontos kralı Farnakes M.Ö. 180'de Rize'yi İşgal
ederek krallığı topraklarına kattı.
M.Ö. 5. Yüzyılda Karadeniz'in kuzeyini gezen Herodot sakaların
"Alazon" (+Alazlar) boyundan söz eder. M.S. 23-79 yılları arasında
yaşayan Romalı PİLİNUS aynı yörede "Laz'lar" (Laz'oi) adlı bir kavim
yaşadığını bildirir. 131 yılında Karadeniz kıyılarını gemi ile dolaşan
Romalı ARRİANOS, Karadeniz'in doğusunda hakim olan Lazlardan bahseder.
Rize, M.S. 10-395 yılları arasında Roma, 395 yılından itibaren de Bizans hakimiyeti altında yer almıştır.
Sakaların Kars, Iğdır kesimine yakın Gökçegöl ile Alagez dağı
arasında yaşayan bir boyu olan Amadunuler 626 yılında İranlıların
baskısından kurtulmak için Boy Beyleri Hamam'ın öncülüğünde Çoruh
ırmağını aşıp Rize'nin Dampur adlı ıssız yerini şenlendirerek ve bu
yöreye HAMAM-A ŞEN (Hamamın şenliği) adını vererek yerleşip yurt
tuttular. Bu yöreye bu gün Hemşin denmektedir. 646 yılında yöre Araplar
tarafından vergiye bağlanmış olup 737 yılında da kısa bir süre
Araplar'ın eline geçmiştir.
XI. Yüzyıldan itibaren Rize'ye Türkmenlerin akınları yoğunlaşır.
1071 Malazgirt zaferi ile birlikte Bizans'tan feth edilen bölgelerde
Türk emirlikleri kurulurken, Erzurum-Saltukluları da Çoruh nehri
boyları ile birlikte Rize bölgesini hudutları içine aldılar.
Alpaslanoğlu Sultan Melikşahın emirlerinden Ebu Yakup ile Emir İsa Böri
adındaki Komutanlar 24 Haziran 1080 Posof-Kol zaferi ile
Apkaz-Gürcistan krallığını yenerek Giresun'un batısına kadar olan Doğu
Karadeniz bölgesinde Bizans'ın Hakimiyetine son verdiler. Böylelikle
Büyük Selçukluların yükselme devrinde tüm Anadolu ile birlikte Rize de
Selçukluların hakimiyetine girmiştir.
Bu gelişmelerden sonra 100 bin nüfuslu Çepni'ler ile Kürtünler Doğu
Karadeniz kıyılarına ve Rize'nin İkizdere kesimine yerleştirildiler.
1098 yılında Danışmenlilerin yöreye kısa bir dönem hakimiyetleri söz
konusudur. Ancak Haçlı seferleri yüzünden canlanan Bizanslar, 1098'de
Trabzon
ve Rize kesimini Emirüssevahil Sülübey'den aldılar. Çoruh vadisinde
yerleşmiş olan Kıpçak boyundan Kubasar ailesi ve taraftarları 1195
tarihinde doğudan yeni-Kıpçakların gelişinden rahatsız olarak Bizans
idaresindeki Rize ve Trabzon bölgesine gelip yerleşmişlerdir. İkizdere
ve Sürmene'deki 60 aileden çok Kumbasar oymağı, bunların torunlarıdır.
IV. Haçlı seferinde Frenklerin İstanbul'u işgali üzerine baskıdan kaçan
KOMMENLER soyu, 1204 yılında Rize'yi de içine alan TRABZON PONTOS RUM
imparatorluğunu kurmuşlardır.
OSMANLILAR DÖNEMİ


Trabzon Rumları, 1456 yılından itibaren Osmanlı devletine vergi
vermeye başlamış, 1461 yılında Trabzon'u feth eden Fatih Sultan Mehmet
1470 yılında Ali Paşa ismindeki Komutan tarafından Rize ve çevresi Türk
egemenliği altına alınmıştır. Böylece Anadolu Türk birliğine katılan
Rize bölgesine, 1461 yılı ve sonrasında Çoruh, Amasya, Samsun ve
Tokat'tan; 1466 yılında yıkılan Karamanoğlu Beyliği bir daha
canlanmasın diye Konya yöresinden; 1501 yılında Şil Şah İsmail'in
yıktığı Sünni Akkoyunlulardan Tebriz ve öteki bölgelerden kaçanlardan;
1515 yılında Dulkadırli beyliği kaldırılınca Mara-Elbistan Türkmenleri
Trabzon ve Rize yöresine yerleştirildiler.
Yavuz Selim devrinde Trabzon'un doğusundaki dirliklerden bazıları ünlü
Oğuz boyu Çepniler'in elinde idi. Fakat Çepnilerin Trabzon'un
doğusundaki yerlere ve bilhassa Rize bölgesinde yerleşmeleri sonraki
yüzyıllarda olmuştur. Gerçekten Çepniler karada ve denizde yiğitçe
mücadele vererek oralarda kalabalık topluluklar halinde yurt
tutmuşlardır. Bilhassa Rize şehri ve bölgesinde Çepniler yoğun bir
şekilde yerleşmişlerdir. Şimdi Rize şehri ve bölgesinde sadece Türkçe
konuşulmasının sebebi bu yoğun Çepni yerleşmesidir. Zamanımızda Rize
bölgesindeki köylerde Çepni adlı ailelere rastlandığı gibi, Çepni bu
yörede "yiğit" , "gözü pek", "cesur ve çetin", adam manasına geliyor.
Yavuz Sultan Selim'in sancak beyliği sırasında Annesi Gülbahar Hatun
Sultan Rize'ye gelerek kendi adı ile anılan camii yaptırmıştır.
19. Yüzyılın başlarından itibaren Rize'de Tuzcuoğullarının isyanı
değişik tarihlerde birkaç kez tekrarlanmıştır. 1834 yılında bu
isyanlara son verilerek Tuzcuoğulları Rumeli de iskan edilmişlerdir.
Rize, 1867 Vilayet Nizamnamesine göre Trabzon Vilayetinin merkez
sancağının 6 kazasından biri durumundadır. 1877 yılında merkez sancağa
bağlı nahiye olmuştur. 1877-1878 Osmanlı Rus savaşının ardından
Lazistan sancağı kurulunca Rize hem kaza, hem de bu sancağın merkezi
oldu. Birinci Cihan savaşında 9 Mart 1916 tarihinde Rize, Rusların
işgaline uğramış, 2 Mart 1918 de bağımsızlığına kavuşmuştur.
CUMHURİYET DÖNEMİ


Cumhuriyet dönemine kadar sancak merkezi olan Rize, 20 Nisan 1924
tarihinde Vilayet olmuştur. 2 Ocak 1936 tarihinde yürürlüğe giren 2885
sayılı Kanunla Erzurum'dan Yusufeli ilçesi, Rize'de Pazar ilçesinden
sonraki arazi parseli, ilçe ve bucaklar alınmak sureti ile bugünkü
Artvin ili Çoruh adı ile vilayet haline getirilmiş ve Rize ili de tek
ilçesi olan Pazarla kalmıştır. Bugün ise Pazar ilçesi ile birlikte 12
ilçesi bulunmaktadır.
******'ün Rize'yi ziyareti "******'ün Sonbahar Seyahatleri" adlı kitapta şöyle anlatılmaktadır:
****** 17 Eylül 1924'te saat 17
sıralarında Hamidiye Kravüzörü ile Rize'ye gelmiştir. Vali, kumandanlar
ve halk motorlar ve kayıklarla karşılamaya çıktılar, büyük ve coşkun
halk tabakaları karşılama için her türlü hazırlıkları yapmışlardı.
Silah sesleri ve coşkun alkışlarla büyük misafir selamlandı.
Çeşitli heyetler, karaya ayak basmış bulunan Reisi Cumhuru büyük bir coşkunlukla karşılamışlardır.
Her tarafı bayraklarla donatılmış olan Rize, bir bayram yeri haline
döndü, Reisicumhur hazretleri hükümet konağına ve bunu takiben
belediyeye, halk fıkrası ve kumandanlığa teşrif etti. Görüşmek için
gelen heyetler de kurbanlar keserek kendilerine büyük sevgi
gösterilerinde bulunmuşlardır. Geceleyin fener alayları düzenlenerek bu
sevinç devam ettirilmiştir.
Reisicumhur, ayrıca bir hoca heyetini de kabul etmiştir. Bu heyet
sunmuş oldukları dilekçede kapatılmış bulunan medreselerin açılmasını
arz etmişlerdir.
Gazi Paşa Hazretleri, memleket ve millet için nelerin tehlikeli
olacağını ihtar ederek bu heyete özet olarak aşağıdaki sözleri
söylemiştir.: "Mektep istemiyorsunuz, halbuki millet onu istiyor,
bırakınız artık bu zavallı millet, bu evladı memleket yetişsin,
medreseler açılmayacaktır, millete mektep lazımdır." Gazinin bu
açıklamaları "Bravo" sesleri ile alkışlanmıştır.
17 Eylül 1924 tarihinde ******'ün Rize'ye teşrif ettiklerinde
misafir kaldığı ev bu gün ****** Müzesi olarak halkın ziyaretine
açıktır.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz