Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
BaRaN
BaRaN

BEN SENİ 2 YAŞINDA SEVMİŞTİM 1210
Erkek Yay
Yılan
Mesaj Sayısı : 873
Doğum tarihi : 02/12/89
Yaş : 34
Nerden : güneşin doğduğu yer(DOĞUBEYAZIT)
İş/Hobi : cep telefonu
Bilgi : <center><font color="blue"><marquee direction="left" style="background:white">Muradiye Forum Bilgi Paylaşım Platformu</marquee></font></center
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 8
Kayıt tarihi : 20/12/08
http://muradiyeforum.net

BEN SENİ 2 YAŞINDA SEVMİŞTİM Empty BEN SENİ 2 YAŞINDA SEVMİŞTİM

Perş. Şub. 12, 2009 2:20 pm
olunacak kişi 2-8 yaşında belirleniyor.

Dr. Sabri Derman, aşkın bir hastalık olmadığını belirterek, insanların aşık olacakları kişiler hakkında beyinlerinde taşıdıkları şablonların küçük yaşta oluştuğunu belirtti.
Aşkın bir hastalık olmadığını söyleyen Amerikan Hastanesi Uyku
Bozuklukları Kliniği Şefi Dr. Sabri Derman, insanların aşık olacakları
veya eş seçecekleri insan hakkında beyinlerinde taşıdıkları şablonların
2 ile 8 yaşlar arasında oluştuğunu belirtiyor.

Derman, kişinin bu yaşlarda beyninin derinliklerinde birçok farklı alanda depolanan sevgili
veya eş resmine uygun bir kişiye rastlayınca, beyninde ‘romantik’ aşk
denilen bir “kimyasal heyelan” ortaya çıktığını ifade ederek,
hissedilen duyguları şöyle tarif ediyor:
İlk saniyelerde etkiliyor
“İlk etkileri saniyeler, dakikalar içinde (yıldırım aşkı), daha
karmaşık etkileri günler, haftalar içinde beliriyor ve beynimizde
zorlama bir ayırım yaparsak birçok farklı duygusal ve bedensel olayı
harekete geçiriyor. Bunların en önemlileri, otonomik sistemimizi
canlandıran dopamin ve noradrenalin salgılarının artması.

Testosteron hormonunun artmasıyla artan seks dürtüsünün aksine bunlar,
bedensel ve duygusal bir ödüle ulaşma konusunda beynin ve vücudun
hedefe kilitlenmesini ve ona ulaşmak için biyolojik anlamda ‘gaza
basmasını’ sağlıyor. Kalp
atışları hızlanıyor, ateş basmaları, terlemeler oluyor, iştah azalıyor,
sevgili dışında herşey ve herkes giderek önem ve açıklık kazanıyor.

Konsantrasyon saplantıya varacak düzeylere çıkıyor, uyku kaçıyor, aşık
olunan dünyanın en akıllı, güzel, sevimli, iyi huylu bulunmaz hazinesi
haline getirilirken bütün olumsuz özellikler beyin tarafından
filtreleniyor, çarpıtılıyor ve bastırılıyor. Bu süreç içinde aşık
olunana ulaşamama, sadece ulaşma dürtülerini daha da artırmaya, yanmaya
tutuşmaya sebep oluyor.”

Derman, cuma akşamından pazartesi sabahına kadar yaşanan aşkların ‘aşkı’ tarif etmediğini belirtiyor.
‘Aşk anormallik değil’
Aşkın bir hastalık ya da anormallik olmadığını ifade eden Derman, “Her
insanda biraz farklı ortaya çıkan ve gelişen bir insanlık halidir. Son
8-10 senede evrimsel gerekliliğinden uzaklaşıp daha çok duygu
zenginlikleriyle bezenmiş olsa da, aşk yaşanabilecek en karmaşık ve iz
bırakan duygu durumlarından birisidir. Üstelik bu haliyle aşk, üreme
fizyolojisinin ve neslin sürdürülme dürtülerinin çok üstünde farklı bir
düzeye çıkmıştır önbeynimizin gelişmesi sayesinde.

Üstelik duygu ağırlığı üstün bu tutkular, sevenler arasındaki cinsiyet,
yaş, sosyal statü, ırk, din gibi farklılıkların da üstesinden
gelebilecek bir güce ulaşmıştır” diye konuşuyor.
Mutlu partner kalbi koruyor
Kalp damar hastalıklarının nedenlerine yönelik Amerika’da 25 yıldır süren bir araştırmanın yeni
sonuçları, mutluluğun bulaşıcı olduğunu belirlerken mutlu olanların
kalp damar hastalıklarına daha az yakalandığını ortaya koydu.

“Framingham çalışması”na göre, birbirlerine 1 buçuk mil mesafede
yaşayan ailelerin ve yakın arkadaşların mutlu olma şansı yüzde 25
artıyor. Çalışmanın en önemli sonuçlarından biri, bu mutluluğun
bulaşmasına bağlı olarak kalp damar hastalıkları ve kalp krizinin daha
az sayıda saptanması. Mutlu bir kadın ya da erkekle yaşamak da, kalp
damar sağlığının korunmasına katkıda bulunuyor.

Ancak mutluluğun aynı işyerindeki kişilerde bulaşıcı bir etkisi
bulunmuyor. Mutlu yaşam, mutluluk hormonu olarak bilinen endorfinin
salgılanmasına neden oluyor. Rahat ve sakin yaşam, kalp damarlarında ve
vücuttaki tüm damarlardaki hasarı önlemiş oluyor.

Mutlu aile ilişkisinin rolü
Araştırma sonuçlarını yorumlayan Türk Hipertansiyon ve Ateroskleroz Derneği Başkanı Prof. Dr. Serap Erdine, şunları söylüyor:
Aşırı
gergin yaşamın kalp hastalıklarına ve hipertansiyona yol açtığı zaten
biliniyordu. Stres, vücutta sempatik sinir sistemi dediğimiz sistemi
harekete geçirerek adrenalin ve kortizol gibi hormonların yükselmesine
ve kalp damar hastalıkları riskinin artmasına neden oluyor. Mutluluğun
da aynen stres gibi bulaşıcı olduğu bu çalışmayla kanıtlandı. Ne kadar
gergin ve sıkıntılı insanlarla birlikte oturursanız size de geçer ve
gergin olursunuz. Aynı şey mutluluk için de geçerli. Mutlu ve sıcak bir
aile ilişkisi içinde yaşayanlarda stres faktörü azaldığı için kalp
damar hastalıklarına yakalanma riski de daha az oluyor
.”
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz