Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
BaRaN
BaRaN

BİLİM 1210
Erkek Yay
Yılan
Mesaj Sayısı : 873
Doğum tarihi : 02/12/89
Yaş : 34
Nerden : güneşin doğduğu yer(DOĞUBEYAZIT)
İş/Hobi : cep telefonu
Bilgi : <center><font color="blue"><marquee direction="left" style="background:white">Muradiye Forum Bilgi Paylaşım Platformu</marquee></font></center
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 8
Kayıt tarihi : 20/12/08
http://muradiyeforum.net

BİLİM Empty BİLİM

C.tesi Şub. 07, 2009 1:51 pm
Kökleri çok gerilere uzanmakla birlikte, bugün “ bilim “ diye
nitelediğimiz bilgi ve düşünme türü uygarlığımızın oldukça yeni sayılan
bir ürünüdür. Tarih öncesi çağlarda felsefe, din, efsane gibi ruhsal;
el sanatları gibi pratik yaşam ihtiyaçlarına yönelik uğraşılar dışında,
gözleme dayalı kavramsal düşünme demek olan bir bilimden söz etmek
zordur. Ve şu gerçektir ki bu tür uğraşları dayandı bilgi, teknik ve
kavramların sonraki çağlarda daha belirginleşen bir bilimsel kavram ve
işlemlere kaynaklık ettiği de inkar edilemez. Denilebilir ki, bilimsel
düşünme ve bulma çabasının kökeninde biri yaşamı güvenilir ve rahat
kılma, diğeri dünyayı anlama gibi iki temel ihtiyaç yatmaktadır. Bu
ihtiyaçlardan ilki, insanlığın uzun tarihinde kuşakta kuşağa bırakılan
çeşitli yaşantı ve beceri biçimlerini kapsayan bir teknik geleneği,
ikincisi insanoğlunun duygu, inanç ve düşüncelerini içinde toplayan bir
kültürel geleneği oluşturmuştur. İki gelenek başlangıçta ve uzun süre,
çoğu kez ayrı ellerde, birbirine yabancı kalmış, yeterince karşılıklı
etkileşim olanağı bulamamıştır. Eski yunan uygarlığının parlak
dönemlerinde bile bir yandan uğraşları el becerilerine, basit
tekniklere dayanan zanaatçıların, öte yanda duygu, inanç ve düşünce
dünyasını oluşturan şair, politikacı ve filozofların yer aldığını
görüyoruz. Ayrılık ortaçağ boyunca kendini sürdürmüş, ancak yeniçağın
başlarında ortadan kakmaya yüz tutmuştur. İki geleneğin birleşim ve
karşılıklı etkileşim koşulları gerçekleştikten sonradır ki ancak,
modern anlamda bilimin ortaya çıkmasına tanık olmaktayız.

İnsanın doğaya egemen olma istek ve çabası tarihi kadar eskidir.
Fakat doğayı anlama ihtiyacı da o kadar gerilere gider. Modern bilimin
doğuşu bu iki isteğin birleşmesini beklemiştir. Bununla birlikte, ilkel
insan yaşamında bile bu iki isteğin tümüyle ayrı olduğunu söylemek
güçtür. Çünkü, ilkel insan doğa ile ilişkisinde basit teknik
becerilerini kullandığı kadar, büyü türünden birtakım akıl dışı yolarak
başvurmaktan da geri kalmamıştır. Büyünün amacı da teknoloji gibi
doğayı etkilemektir: ölmekte olan hastaları iyileştirmek, beklenen
doğal felaketleri önlemek, düşmanların yok olmasını sağlamak….Hatta
aynı amacı, dünyanın var oluşu ve düzeni ile ilgili çeşitli kültürlerde
yer yer sürüp gelen efsane türünden masal veya öykülerde de
bulmaktayız. Güneş’in Ay’ın ve yıldızların yaratılış ve var oluş
nedeni, insanoğlunun yaşam ve ölüm karşısında duyduğu korkuyu giderme,
aradığı güveni ve rahatı sağlama olara tasavvur edilmiştir. Gerçi
büyüde bile doğanın isteğe göre değişmediği, bazı yasalara boyun eğmek
gerektiği düşüncesi üstü örtük de olsa vardır. Ateşin daima yaktığı,
suyun ıslattığı, günesin parlak olduğu, hava bulutlu olmadıkça yağmurun
yağmadı, yazların sıcak, kışların soğuk gittiği gerçeğinden ilkel insan
da kendini çoğu kez kurtaramayacağını bilirdi. Ne var ki, büyü ve
efsane doğrudan bilime yol açmamıştır. Bilin doğuşu için doğayı denetim
almaya yönelik katı bir faydacılık dışında, yarar amacı gütmeyen,
katıksız bir anlama ve bilme tutkusuna da ihtiyaç vardır. Böyle bir
tecessüsün belirmesine ve etkinlik kazanmasına ilkel insan yaşamı pek
elverişli olmamştır.

Bilim tarihi, bilimsel bilginin gelişim sürecini inceleyen bir
araştırma etkinliğidir ve tarihi bilgilerden yararlanarak bilimsel
kuramların çeşitli dönemlerde doğuşu ve yayılışını, bilginlerin düşünce
biçimlerini ve toplumsal kurumların gelişim sürecini etkilerini,
felsefe, din ve sanat gibi diğer düşünsel etkinliklerle karşılıklı
ilişkilearini, teknik bilginin oluşumundaki yerini, bireylerin günlük
yaşamlarındaki değerlerini ve önemini sorgulayarak bilimsel etkinliği
bütün yönleriyle tanımaya ve tanıtmaya çalışır. Bu nedenle bilim tarihi
matematik, astronomi ve fizik gibi belli bir bilimin gelişimini
aydınlatmayı amaçlar; ancak bunu yaparken elbette tek tek bilimlerin
tarihinden yararlanma yoluna gider.

Bilim tarihi, bilim adamlarının yaratıcı olması için ne gibi
niteliklere sahip olması gerektiğini de inceler. Bu son derece önemli
bir husustur. Bilimsel bilgileri öğrenmiş olmanın tek başına fazla bir
anlamı yoktur; bir bilim adamının, eleştiri gücüne sahip olması
gerekir. Bilimsel araştırma etkinliği olarak bilim tarihi, bilimin
günlük yaşamı büyük ölçüde etkilediğini 19. yüzyılın ilk yarısında
ortaya çıkarmıştır.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz