Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
Detone
Detone

PARMAK ÇOCUK 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : PARMAK ÇOCUK 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

PARMAK ÇOCUK Empty PARMAK ÇOCUK

Cuma Ara. 12, 2008 9:04 am
Grimm Kardeşler
PARMAK ÇOCUK Parmakcocuk
Bir terzinin bir oğlu varmış. Bu çocuk o kadar küçük kalmış ki, boyu
bir başparmaktan fazla uzamamış. Bunun için ona "Parmak Çocuk"
derlermiş.

Ama çocuğun cesareti pek fazlaymış. Bir gün babasına demiş ki:
Babacığım, ne olursa olsun ben uzaklara gideceğim!

Babası:
- Pekâlâ oğlum, demiş. Uzun bir iğne almış, lambaya tutarak ucuna balmumundan bir topak yapmış:

- İşte yol için sana bir de kılıç! demiş.
Minik terzi, kendileriyle birlikte son kez bir daha yemek yemek
istemiş. Annesinin bu son yemek için neler pişirdiğini görmek üzere
fırlayıp mutfağa gitmiş. O sırada yemek hazırmış. Tencere ocağın
üzerinde duruyormuş. Oğlan demiş ki:

- Ne yemekler var anne?
Annesi:

- Git, kendin bak işte! demiş.
Parmak çocuk ocağa sıçramış. Tencerenin içine bakmış. Fakat boynunu pek
fazla uzattığı için yemeğin buğusu onu almış, yukarı doğru uçurmuş.
Bacadan dışarı çıkarmış. Çocuk buğuyla bir süre havada dolaştıktan
sonra yine yere inmiş. Artık başka ülkelerdeymiş. Şurada burada
dolaşmış. Bir ustanın yanında iş bulup girmiş, ama yiyecekleri pek
beğenmemiş. Ustasının karısına demiş ki:

- Bayan, bize daha iyi yemek vermezseniz çıkıp giderim. Hem de yarın sabah erkenden evinizin kapısına tebeşirle yazarım:
Bol patates, bir parça et,

Kalın burda sağ selamet:
Ustanın karısı çok kızmış:

- Daha ne istiyorsun sanki bücür?.. demiş.

Bir bez parçası kapmış, çocuğa vurmak istemiş. Fakat minik terzi hemen
yüksüğün altına kaçmış. Oradan dışarıya bakar, kadına dilini
çıkarırmış. Kadın yüksüğü kaldırmış; çocuğu tutmak istemiş ama Parmak
Çocuk bez parçasının arasına sokulmuş. Kadın bezin kıvrımlarını açıp
onu ararken oğlan masanın yarığına girmiş. Başını dışarı çıkarıp:
- Ce... e... e... ustanın bayanı! diye seslenmiş.

Kadın başına vurmaya uğraşırken Parmak Çocuk çekmecenin altına kaçmış, ama sonunda kadın onu ele geçirmiş, kapı dışarı atmış.
Minik terzi yola çıkmış, büyük bir ormana varmış. Burada bir sürü
haydutla karşılaşmış. Bunlar kralın hazinesini soymak istiyorlarmış.
Minik terziyi görüne şöyle düşünmüşler: "Bu küçücük herif anahtar
deliğinden girebilir. Bize kapıları açar." İçlerinden biri seslenmiş:

- Hey bana bak pehlivan! Bizimle birlikte Hazine'ye gider misin? Sürünerek içeri dalıp paraları dışarı atabilirsin!
Parmak Çocuk düşünmüş, taşınmış; sonunda:

- Peki! demiş.
Onlarla birlikte Hazine'ye gitmiş. Orada kapının altını, üstünü gözden
geçirmiş. Aralık bir yeri olup olmadığını araştırmış. Az sonra,
geçebileceği kadar genişlikte bir aralık bulmuş. Hemen içeri dalmak
istemiş, ama kapının önünde duran nöbetçilerden biri onu görmüş.
Arkadaşına seslenmiş:

- Şurada sürünüp duran çirkin örümcek ne? Dur şunu çiğneyivereyim.
Öbürü:

- Bırak zavallı hayvanı! demiş, sana bir zararı yok ki...
Bunun üzerine Parmak Çocuk kapının aralığından sağ ve esen Hazine'ye
girmiş. Pencereyi açmış. Haydutlar bu pencerenin altında
bekliyorlarmış. Paraları birer birer atmaya başlamış. Minik terzi işin
en tatlı yerindeyken, kralın hazinesini görmek için gelmekte olduğunu
duymuş. Hemen sürüne sürüne bir yere sokulmuş.

Kral paralardan birçoğunun eksildiğini anlamış; fakat bunları kimin
çalabileceğine akıl erdirememiş. Çünkü kilitlerle sürgüler yerli
yerinde duruyorlarmış. Sonra her şeyin çok iyi korunduğu da
görülüyormuş. Bunun üzerine kral çıkıp giderken iki nöbetçiye:
- Dikkat edin! Paranın peşinde biri var! demiş.

Parmak Çocuk yeniden işe koyulunca, nöbetçiler içerdeki paraların
kıpırdadığını tiring, tiring tiring, tiring diye sesler geldiğini
duymuşlar. Hırsızı yakalamak için hemen içeri dalmışlar. Fakat bunların
geldiğini işiten minik terzi daha atik davranıp bir köşeye fırlamış,
üstüne altın bir para örtmüş. Hiçbir yanı görülmez olmuş. Bir yandan da
nöbetçilerle alay olsun diye: "buradayım!" diye seslenirmiş. Nöbetçiler
sesin geldiği yana koşarken o da başka bir köşeye kaçıp, başka bir
paranın altına saklanır: "Hey... Buradayım ben!" diye bağırırmış. Bu
kez nöbetçiler oraya seğirtirlermiş. Oysa Parmak Çocuk üçüncü bir
köşeden seslenirmiş: "Hey... burdayım, burda!" Böylece onları deliye
çevirmiş, yorulup gidinceye kadar adamları Hazine'nin içinde oradan
oraya koşturmuş, durmuş. Sonra da paraların hepsini birer birer dışarı
atmış. Sonuncuyu olanca gücüyle fırlatmış, kendisi de daha atik
davranarak bu paranın üzerine sıçramış; onunla birlikte pencereden
aşağı inmiş. Haydutlar kendisinden pek hoşnut kaldıklarını söylemişler:

- Sen pek müthiş bir kahramansın, bizim elebaşımız olur musun? demişler.

Parmak Çocuk onlara teşekkür etmiş, fakat önce dünyayı görmek
istediğini söylemiş. Paraları bölüşmüşler. Minik terzi bunlardan bir
tek metelik istemiş. Çünkü daha fazlasını taşıyamıyormuş.
Sonra kılıcını yine beline bağlamış; haydutlara "iyi günler" demiş,
yola koyulmuş. Birkaç ustanın yanında işe girmiş. Fakat bu işleri
beğenmemiş. Sonunda bir hana uşak olmuş ama hizmetçi kızlar ondan
hoşlanmamışlar. Çünkü onlar kendisini göremedikleri halde, Parmak Çocuk
onların gizlice yaptığı her şeyi görüyormuş. Tabaklardan aldıkları
şeyleri, kilerden aşırdıklarını hancıya haber verirmiş. Bunun üzerine
kızlar:

- Alacağın olsun, sana gösteririz! demişler. Ona bir oyun oynamaya karar vermişler.
Bir süre sonra hizmetçilerden biri bahçede otları biçerken parmak
çocuğu otların yanında hoplayıp zıplar görünce, onu da birlikte biçmiş,
otlarla birlikte büyük bir beze bağlamış, gizlice ineklerin önüne
atmış. Bu hayvanlar arasında iri, kara bir tanesi varmış. Parmak çocuğu
incitmeksizin otlarla birlikte yutmuş. İçerisi çocuğun hoşuna gitmemiş.
Çünkü burası kapkaranlıkmış. Işık da yanmıyormuş. İnek sağılırken
Parmak Çocuk içerden seslenmiş:

Fıştık fıştık fişte,
Doldu kova işte!

Ama süt sağılırken çıkan gürültüden bu ses duyulmamış. Sonra ev sahibi ahıra girmiş:
- Yarın şuradaki inek kesilecek! demiş.

Bunu duyunca Parmak Çocuk korkmuş. Avazı çıktğı kadar bağırmış:
- Önce beni çıkarın... İçinde ben varım!

Adam bu sesi duymuş ama nereden geldiğini anlayamamış:
- Neredesin? demiş.

Parmak Çocuk:
- Karanın içindeyim! demiş.

Adam bundan bir şey anlayamamış, çıkıp gitmiş.
Ertesi sabah inek kesilmiş. Bereket versin hayvan parçalanırken satır
parmak çocuğa dokunmamış ama sucukluk etlerin arasına karışmış. Kasap
gelip işe başlarken oğlan avazı çıktığı kadar bağırmış:

- Pek fazla kıyma... O kadar çok kıyma... Etlerin arasında ben varım!
Kıyma bıçaklarının gürültüsü içinde bu sesi duyan olmamış. Zavallı
Parmak Çocuk büyük bir tehlike içinde kalmış. Fakat tehlike insanların
gücünü artırır, derler. Çocuk kıyma bıçaklarının arasından öyle bir
fırlayış fırlamış ki kendisine bir şey olmamış. Sapsağlam kalmış ama
kaçıp gidememiş. Yağlarla birlikte bir sucuğun içine tıkılmaktan başka
kurtuluş yolu bulamamış. Burası biraz darcaymış. Sonra islenip kurumak
üzere sucuğu bacanın içine asmışlar. Burada bir türlü vakit
geçiremiyormuş. Sonunda kış gelince bacadan indirmişler. Çünkü
müşterilerden birine sucuk verilecekmiş. Hancı kadın sucuğu dilerken
Parmak Çocuk, boynu kesilmesin diye başını fazla uzatmayarak kendini
korumuş. Sonunda biçimine getirmiş, dışarı fırlamış.

Başına türlü yıkımlar gelen bu evde minik terzi daha fazla kalmak
istememiş. Hemen yola çıkmış ama bu özgürlüğü uzun sürmemiş. Boş
kırlarda yoluna bir tilki çıkmış. Onu bir solukta yutuvermiş. Minik
terzi:
- Aman bay tilki! diye seslenmiş, boğazınızda takılı kalan benim işte... Beni özgür bırakın ne olur?

Tilki:
- Hakkın var, demiş? Senden ne olacak ki... Babanın evindeki tavuklar için bana söz verirsen seni salıveririm!

Parmak Çocuk:
- Seve seve demiş, tavukların hepsi senin olsun. Ant içiyorum işte!..

Bunun üzerine tilki onu salıvermiş; hem de evine kadar götürmüş. Babası
sevgili minik oğlunu yeniden görünce bütün tavuklarını seve seve
tilkiye vermiş. Parmak Çocuk:
- Hem sana güzel bir para da getirdim!

diye yolculukta eline geçirdiği meteliği babasına uzatmış.
- Peki ama, yesin diye zavallı tavuklar tilkiye niçin verildi sanki?..

- Hay budala hay... Babana çocuğu, evdeki tavuklardan daha değerlidir de ondan!
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz