Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
zeynep
zeynep

Aşk 810
Kadın Koç
Domuz
Mesaj Sayısı : 184
Doğum tarihi : 09/04/83
Yaş : 41
Nerden : izmir
İş/Hobi : işletmeci
İleti : müdür
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 10/12/08
http://muradiyeforum.net

Aşk Empty Aşk

Çarş. Ara. 10, 2008 2:30 pm
Aşk...
Üç harften oluşan,
kısacık bir sözcük dilimizde... Bu denli kısa olup da, söylendiğinde,
okunduğunda ya da duyulduğunda insanın dikkatini çeken, içinde bir
şeyleri kıpırdatan... Bu denli kısa olup da, uğrunda ölünen, öldürülen,
kişiyi yemeden içmeden kesen ya da deli olunan bir durumu anlatan kaç
sözcük vardır ki... Eğer aşk, salt bir sözcük olsaydı; yaşanan bir
gerçekliğe delalet etmeseydi, bu kadar bizi ilgilendiren ve etkili bir
kavram olabilir miydi ki...
Aşk� ?
Yanıtına sığındığımız bir soru daha�

Aşk
her toplumda vardır ama yaşanış renkleri farklıdır. Bunların renklerini
birbirinden ayıran ise, bireylerin içerisinde yaşadığı toplumsal,
kültürel koşullar, bireylerin yetişme tarzları ve çocukluk yaşantıları,
kişilik özellikleri, değerleri ve tercihleridir.

Tarihsel ve
güncel anlamda, aşkın yüzlerce, binlerce tanımı yapılmıştır ve
gelecekte de yenileri eklenecektir bunlara. Keza yine aşkı konu alan
binlerle ifade edilecek şiirler, öyküler, romanlar yazılmış; oyunlar
sahnelenmiş, türküler yakılmış, şarkılar söylenmiştir. Ressamlar,
ellerinde fırçaları ve paletlerindeki renklerle, tuvale aksettirmeye
yeltenmişlerdir onu.

Aşk, yalnızca sanatın ve edebiyatın
farklı alanlarında değil, felsefede de işlenmiştir. Filozofların
bazıları aşk�ı bir varlık olarak ele alıp, �aşk nedir� sorusunu
yanıtlamaya, onun neliğini ortaya koymaya ve belirlemeye
girişmişlerdir. Bunlardan bazıları makaleler yazmış, bazıları daha
kapsamlı çalışmalar yapmıştır. Schopenhauer�in Aşkın Metafiziği, Afşar
Timuçin�in Aşkın Diyalektiği, yine yaklaşık olarak aynı kapsamda
değerlendirilebilecek olan Alain Finkielkraut�un Sevginin Bilgeliği,
Herbert Marcuse�un Eros ve Uygarlık, Erich From�un Sevme Sanatı, bu
çalışmalardan bazı örnekler olarak sayılabilir.

Bunların
yanısıra, bilim alanından da, özellikle psikolog ve psikiyatristler aşk
üzerine çalışmalar yapıp eserler ortaya koymuştur.

İster
bilimsel, ister sanatsal, isterse felsefi anlamda ele alınsın, aşkı bir
varlık, bir olgu olarak gören ve belirlemeye yönelen her girişimin
temelinde, buna girişen bireyin, kendi öznel, deneyimleri ya da
deneyimsizlikleri; anlamlandırmaları, yanılsamaları, hayalleri;
içerisinde yaşadığı koşullardaki tercihlerini hem kendisi hem de
diğerleri nezdinde meşrulaştırma çabaları vardır. Bu çaba,
kendilerinin, yani öznelliklerinin paranteze alındığı, hatta, sanki hiç
yokmuş gibi algılanmasına olanak veren genelleşen belirleme ve
önermelerde bulur ifadesini... Yapılan tanımlarda daha da belirgindir
bu özellik... Bundan dolayı yapılan her genelleme öznelliği aşma yada
gizleme çabasıdır. Çünkü bilinmesini, sorgulanmasını, alenileşmesini
istemez kendi yaşantısının...
Örneğin;
�Aşk şiddettir.�
�Aşk tutkudur.�
�Aşk iradedir.�
�Aşk iradesizliktir.�
�Aşk uysallıktır.�
�Aşk sahibine yaltaklanmaktır.�
�Aşk kediliktir.�
�Aşk ihanettir.�
�Aşk köpekliktir.�
�Aşk sadakattir.�

Tanımlarının
her birinde gizlenen bireysel yaşantılar ve bunlara dayanan öznel
anlamlandırmalar vardır. Ancak tanımın genelliğinden dolayı, bunları
okuyanlar, bu tanımları verenlerin/yapanların bireyselliğini düşünmez
bile... Oysa bu tanımlar, gerçekliğini esas olarak, tanımı yapanın,
adına �aşk� dediği ilişkide bulur. Daha ötesinde değil... Acaba yaşanan
gerçek bir aşk mıydı? Okuyan bilebilir mi ki bunu...

Aşk�ı
varolana aşkın kılmaya çalışmanın anlamı da gereği de yoktur. Aşk
metafizik bir şey olmadığı gibi, herhangi, sıradan denilebilecek bir
şey de değildir.

Aşk ilişkidir

Ne var ki her aşk,
karşılıklı yaşanan gerçek bir ilişkiye dayanmadığı gibi, her ilişki de
aşk değildir. Adına aşk denilen ilişki, diğer tüm insan ilişkilerinden
farklıdır. Hem öznesi ve özne/nesnesi hem de yaşanışı açısından...

Aşk
ilişkidir� önermesi, �nedir� sorusuna genel bir yanıt olsa da, kendi
başına açıklayıcı değil elbette. Bundan dolayı sorular sormak gerek
yükleme. Aşk nasıl bir ilişkidir? Aşk neden bir ilişkidir? Bu ilişkiyi
diğer insan ilişkilerinden ayırıcı ve ayrıcalıklı kılan nedir? Soruları
çoğaltmak mümkün ama, gerek yok şimdilik...

Aşk, düşünsel,
duygusal, bedensel boyutuyla, öznenin özne/nesnesini bütünsel anlamda
fethetme ve onun tarafından fethedilme isteğine dayanan bir ilişkidir.
Öznenin, özne/nesnesiyle buluşamadığı ya da özne/nesnenin
idealleştirildiği yerde, gerçek, yaşanan bir aşk yoktur. Ki �platonik
aşk� denilen ve giderek hastalıklı bir hal alan bu durumda gerçek bir
aşktan değil, saplantılı bir bilinç halinden söz edilebilir yalnızca...
Çünkü ortada ilişki yoktur. İlişkinin olmadığı yerde de aşk...

İnsanın
hem en güçlü, hem de en zayıf olduğu ilişkidir aşk... Çünkü çırılçıplak
yaşanır; düşünsel, duygusal ve bedensel boyutuyla... Teklifsiz,
beklentisiz, çıkarsız ve ikircimsiz yaşanır. Ki orada, ne bir gonca
gülün gölgesine yer vardır ne de bir kuş kanadının...

Eğer
bunlar, �acaba�, �ama�, �ancak� gibi sözcüklerle peydah olursa bir
ilişkide, biline ki aşk sırra kadem basmıştır çoktan... Ve onun adı
artık aşktan başka her şey olabilir... Ama asla aşk olamaz.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz