Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
cambaz
cambaz

Kurtun Hazin Nhikâyesi 910
Erkek Yengeç
Ejderha
Mesaj Sayısı : 885
Doğum tarihi : 28/06/88
Yaş : 35
Nerden : istanbul
İş/Hobi : elektrik
İleti : ÇEKEMEYEN VARSA ÇANAĞINI GENİŞLETSİN
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://muradiyeforum.net

Kurtun Hazin Nhikâyesi Empty Kurtun Hazin Nhikâyesi

Cuma Kas. 28, 2008 12:42 pm
Arkadaşlarla saatlerce okey oynadıktan sonra yorgun argın eve dönmek için Tilki Selimle yola koyulmuştuk. Selim bana bir itirafta bulunmak istediğini söyledi. Başını acıyla öne eğip, okey vurduğu elde taş çaldığını itiraf etmeye başladı.Ben gayet tabi bir refleksle elimi Selim�in kürküne doğru yöneltmişken ormanın ortasında cırtlak kırmızı pelerin giymiş ufak tefek bişi gördüm. Zevksiz yaratık, bir kurnazlık peşindeydi mutlaka.Selim, dayaktan kurtulmanın verdiği öz güven ve dahi yalakalıkla yanıma sokuldu.

-Abi dedi bu ne ayak.Bak başımıza bi iş getirmesin bu kız.Sen bizim ağamızsın bu dertten kurtar bizi. Enaniyetimi kabartmıştı tilki oğlu tilki. Selim�in gazına gelip bu zevksiz yaratığı izlemeye karar verdim.Elinde bi sepet vardı mendeburun. Kim bilir ne gizlemişti içine. Olanca medeniliğimi takınıp, usulca yanına yanaştım.

-Hanfendi af buyurun dedim burada ne aramaktasınız.

Terbiyesiz yaratık bana;

-Üzerine vazife olmayan işlere karışma! demez mi? Bi an beynim dönüvermiş. Lakin gene efendiliğimi muhafaza edip okeye dördüncü beklerken elime geçen bir sözlükten okuyup, belki lazım olur diye hıfzettiğim kelimeleri kullanarak, konuşmaya başladım.

-Hanımefendi dedim ayıp oluyor ama. Biz size kelamı kibarlan hitap ediyoz lütfen edep dairesinin hudutlarını aşmayalım.

-Yüzüme karşı burada dile getiremeyeceğim bir cümle söyleyip, en tehlikesiz ifadeyle, arkasını döndü gitti.

Baktım Selim kıs kıs gülüyo. Abi parmak kadar şey nasıl madara etti seni diyo.Peşine takılıp bir müddet kovaladım ama yakalamaya muvaffak olamadım.Nasıl olsa bi köşede sıkıştırırım diye bıraktım peşini.

Ne yalan söyliyeyim uğradığım hakaret çok ağrıma gitmişti.İçim intikam hırsıyla yanıp tutuşuyordu. Kendi kendime oğlum dedim ne bekliyon. Kalk ayağa git araştır kimdir nedir.Elbet taş yarığından çıkmadı bu münasebetsiz. Babası, annesi, bilemedin büyük annesi birini bul.Meramını anlat çocuğunuzun kulaklarını çekin kızını dövmeyen dizini döver de.Hem münasip yoldan hıncını almış olursun hem ahir ömründe bi hayra vesile olursun.

Kafamda bu niyetten gayrı hinlik varsa ıstakada çift okey görmek nasip olmasın.Bizim Hamza abi var. Namı diger Ayı Hamza.Kulağı delik lakin yüreğine sağlam yiğittir.Vardım bunun inine.

-Hamza abi Hamza abi dedim.

-Buyur Kurt Polat dedi.

-Bi maruzatım var azcık gelsene dedim.

Olanı biteni anlattım. Hamza abi anlayışlı adamdır. Ne de olsa bizim ormanın çocuğu. Tamam koçumla başlayan cümlesinin devamında, o kırmızı başlıklı densizin cümle akraba ve akranını öğrendim. Meğer Fakirhanemin çok yakınında kırmızılının ninesi otururmuş.İçimde halis niyet yollandım ninesinin evine. Kapısını çaldım. Allah�ın yarattığına çirkin denmez ama bir koca karı çıktı ki demeyin gitsin.Buruş buruş yüzü ve sesinin olanca cırtlaklığıyla önüme dikilip

-Ne istiyorsun diye böğürdü. Torununun güzel ahlakını kimden aldığını anlamıştım.Yine de sabır taşına yüklenip, dilim döndüğünce derdimi anlatmaya çalıştım.Sözlerimi bitirir bitirmez, en ağza alınmayacak hakaretlerle beni rencide etmeye ve torununun âlicenaplığından dem vurmaya başladı.

Bir dinledim! İki dinledim! Üçüncüsünde dayanamadım yedim! Amma hasbam ölmesin deyi sindirmedim.Öylece karnımda tepinip durdu.Sonra bunun torununa da bir ders vermek maksadıylan meymenetsizin yatağına uzandım.Çok geçmedi kapıyı yumruklama zahmetine bile katlamadan, çat kapı içeri kırmızı bişi girdi.Başıma dikilip yüksek ses tonuyla

-Al işte, kızın gönderdi zıkkımlan dedi.İçimden karnımdaki kadına acımıştım.Bu yüzden sesimin en latif tonunu kullanarak

-Kızım dedim. Ormanda bir kurt efendiye rast gelmişsin neden ona kaba davrandın?

Gözlerini belertip bağırmaya başladı.

- Büyük anne SENİN BURNUN NEDEN BU KADAR BÜYÜK? Yoksa her işe burnunu soktuğundan mı dedi.

Gayri ihtiyarı yok kızım diyebildim. O vakit

-Bak hele şuna. SENİN AĞZIN NEDEN BU KADAR BÜYÜK? dil de pabuç kadar demez mi?

Bu eziyete daha fazla dayanamadım üzerine atıldım. O esnada içeriye zebani kılıklı bi adam girdi.

-Vay anam diye omzundaki kırmayı eline aldı. Sözüm meclisten dışarı istifra ederek babaannesini çıkarttım. Sonra tabana kuvvet topukladım. Can havliyle soluğu mekânda aldım. Hikâyemi baştan sona anlattım. Sağ olsun Tilki Selim�in ağzında bakla ıslanmaz. Çok geçmeden eşiktekine beşiktekine duyurmuş maceramızı. Şimdi ormanın her yanında şirret nineyle, duble şirret torunun macerası anlatılıyor. Tesadüf ederseniz dinlemeden geçmeyin.
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz