Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
YoqS
YoqS

Türk Cephesinde Ezan Sustu 910
Erkek Aslan
Köpek
Mesaj Sayısı : 416
Doğum tarihi : 19/08/82
Yaş : 41
Nerden : İSTANBUL
İş/Hobi : işletmeci
İleti : Kişisel İleti
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuRep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 06/01/09
http://muradiyeforum.net

Türk Cephesinde Ezan Sustu Empty Türk Cephesinde Ezan Sustu

Salı Şub. 17, 2009 3:38 am
Çanakkale
cephesinde savaş inanılmaz olaylarla devam ediyordu. İngilizler ve
Fransızların başını çektiği itilaf devletleri, sömürgelerinden
getirdiği Avustralya, Senagal, Hint askerleriyle beraber Türk
askerlerine saldırıyor, siperlere bombalar yağdırıyordu. Özellikle
denizden savaş gemilerinin top atışı desteği, bütün cesaretine rağmen
Türk askerlerini çok zor durumda bırakıyordu.

Türk komutanlar, sonunda öleceklerini, herhangi bir yardım gelmesinin
mümkün olmadığını düşünüyordu. Bu düşüncelere rağmen bir adım geri
atmak, bir adım geri çekilmek akıllarının ucundan bile geçmiyordu.

Kan ve barut kokuları arasında savaş meydanına akşamın karanlığı
çökerken, Yüzbaşı Tayyar, siperlerine çekilmiş, kimi fırsattan istifade
uyumaya çalışan, kimi dertli dertli sıla türküsü söyleyen askerlerine
baktı. Vedalaşmak üzere olduğu dostlarına son bakışları gibi bir hüzün
gözlerindeydi.
Bu gam ve hüzün dolu atmosferde yüzbaşı Tayyar, yanındaki üsteğmen Hakkı'yla durumu tartışıyordu;
-Cephanemiz ne kadar dayanır?
-Eğer düşman yaklaşmaz, sadece top atışına devam ederse, yarın da yeter komutanım.
-Düşman, sinmiş siperine, denizden ateş açan gemilerinin bizi yok etmesini bekliyor. Göğüs göğüse, mücadeleye fazla yaklaşmıyor.
-Evet komutanım, süngü savaşı şimdi işimize gelir ama süngü savaşında
da İngilizler, Fransızlar ön cephede sömürgelerini kullanıyorlar.
-Avustralyalılara mı?
-Hayır komutanım, sadece Avustralyalıları değil.
-Zenci Fransızları mı?
-Komutanım, zenci Fransızlar sandıklarımızın bir kısmı Senegal'liler miş.
Komutan şaşkınlıkla bakarken üsteğmen Hakkı devam etti;
-Bunları esir aldığımız bir Hintli'den öğrendik.
-Hintliden mi? Şu “Kötü muamele yapmadığımız halde, öğleden sonra bir
ağlama tutturdu, susturamadık, ağlayıp duruyor” dediğiniz Hintli esir
mi?
-Evet komutanım
Komutan güldü;
-Sakın bizde Hintçe bilen biri olduğunu söyleme
-Hayır komutanım. Hintli müslümanmış, Çerkeşli Hafız, Hintli’nin ağlarken Arapça bir şeyler söylediğini duymuş, o konuşmuş.
-Maşallah şu bizim Hafız tekbir getirmeye ara verip tercümanlığa mı başladı? Çağır bakalım neler öğrenmiş.
**** **** ****
Erlerden Çerkeşli Hafız’ı bulup komutanın karşısına getirdiler;
-Emredin komutanım
-Anlat bakalım Hafız, neler öğrendin Hintli esirden.
-Komutanım, kendisi müslümanmış. Bizi öğle namaz kılarken görünce ağlamaya başlamış.
-İyi ya, müslümanlara esir düştü korkmaması gerektiğini söyleyip sustursaydın.
-Esir düştüğü için ağlamıyor ki komutanım. İngilizler, “İstanbul’daki
müslümanlara Almanlar saldırıyor. Almanlara karşı savaşacağız” diye
kandırmışlar. “Müslümanlara karşı savaştım, belki de öldürmüşümdür”
diye ağlıyor.
-Hakkı, söyle askerlere de getirsinler bakalım Hintli esiri. Sen kal
Hafız, söyle bakalım, düşmanlarımız ön saflarda hep müslümanları mı
sürüyor, doru mu bu?
-Evet komutanım, Hintli de söyledi, dün sabah da süngü çatışmamızda, önde ya zenciler vardı, ya da Hintliler.
Komutan, üstteğmen Hakkı’ya döndü;
-Cephanemizin azaldığını biliyorlar ki, dün sabahtan beri uzaktan taciz ateşiyle bize cephane harcatmaya çalışıyorlar.
-Komutanım, eğer cephanemizin bitmek üzere olduğunu anlarlarsa yine
piyade hücumuna kalkacaklardır. Bu gün askerlere mermilerde tasarruf
yapmalarını söylediğimizden, top atışı ve makineli tüfeğimizi gün boyu
kullanmadığımızdan cephanemiz tamamen bitti sanabilirler, yarın
saldırma ihtimalleri çok yüksek.
-Hımm, bu saldırı da askerlerimiz ne kadar dayanabilir?
-Kurşunları paylaştırdık, keskin nişancılara fazla kurşun versek de çoğuna ya iki kurşun düştü ya da hiç.
-Hiç mi !.... Kurşunu olmayan askerimiz mi var?
-Var komutanım
Hintli esiri getirmişlerdi, komutan Çerkeşli Hafıza seslendi;
-Öncelikle, Sadece gözetim altında olduğunu, korkmaması gerektiğini söyle. Bizim esirlere kötü davranmadığımızı söyle.
Hafız, komutanın söylediklerini çevirirken, Hintli atılıp yüzbaşının ellerine sarıldı;
-Ne istiyor bu, inanmadı mı söylediklerimize.
Hafız;
-Müslümanlara karşı savaştığı için çok üzülüyormuş komutanım. Beni vurun, diyor.
-Sustur şunu, ağlamasın artık. Olan oldu, yardım etmek istiyorsa
sorularımıza cevap versin. Düşmanın asker durumunu, silahlarının,
cephanesinin durumunu ne kadar biliyor, bize onu söylesin.
**** **** ****
Yüzbaşı, esiri sorgulama sonunda uygun bir çözüm bulamamıştı. Normal
şartlarda erleri daha fazla telef etmemek için geri çekilmeliydi ama bu
askerlerin görevi gemilerden kıyıya çıkacak düşmanı engellemekti. Geri
çekilirlerse, karaya çıkacak düşman karada hızla ilerleyebilecekti,
durdurmak çok daha zor olacaktı. Biliyordu ki, son asker de şehit olana
kadar bir adım geri atmamalı, son askerin son mermisine kadar düşmanı
oyalamalıydılar.
**** **** ****
Yüzbaşı’yı uyku tutmamış, muhtemelen son geceleri olan bu gecede sabaha
kadar bir çadırda dolanmış, bir siperlerdeki askerlerinin yanına
gitmişti. Nöbetçi olmayan askerlerin çoğu uyuyordu. Siperde büzülmüş
yatan daha gencecik Tokat’lı Ali’nin üstüne paltosunu bıraktı.
Arkadaşlarına “uyandırmayın” diye işaret edip çadırına döndü.
Askerlerinin yüzü gözünden gitmiyor, sanki çoktan ölmüşler gibi içi yanıyordu.
**** **** ****
Kendisi gibi üzgün bir edayla bir o yana bir bu yana dolanan üsteğmen hakkı’ya baktı;
-Düşman cephesine baktın mı?
-Baktım komutanım.
-Hareketliliği görmüşündür.
-Evet komutanım, çok sayıda fenerle koşuşturuyorlar.
-Piyade saldırısına hazırlanıyorlar. Allah’tan ümit kesilmez ama ….
-Bizim ümidimiz inşallah ya şehit ya gazi olmaktı komutanım. Allah şu
ana kadar gazi olmayı nasip etmedi ama şehitlik yakın, hakkınızı helal
ediniz komutanım.
-Helal olsun Hakkı, helal olsun. Hazırlan, askerimize moral vermek için önde savaşalım.
Dışarı çıktılar, yüzbaşı;
-Tan ağarınca saldıracaklardır, askerleri uyandırın, gafil avlanmasınlar.
O esnada Hafız’ın sesi duyuldu, eğitim aldığı belli olan sesiyle saba
makamında, kulakları geçip kalplere vuran bir ezan okuyordu.
Yüzbaşı, ezan okuyan Hafızın yanına vardı, huşu ile ezanın bitmesini
bekledi. Ezan bitince namaza gitmeden komutanının karşısına geçti;
-Emredin komutanım.
-Oldu mu Hafız bu ezan?
Hafız telaşlandı;
-Yanlış mı okudum komutanım.
-Hayır yanlış okumadın ama bütün müslümanlar duydu mu?
Hafız sağına soluna baktı, siperdekiler de dahil tüm arkadaşlarının duyduğuna emindi. Komutan onun arkadaşlarına bakışına güldü;
-Onları demiyorum be Hafız, Hintli’yi duymadın mı? Karşıda da müslümanlar varmış.
Hafız ne yapacağını bilmez şaşkın beklerken, komutan içinde artan bir ümitle sesini yükseltti;
-Koş hafız, ne kadar sesi güzel askerimiz varsa topla, koş. Hintli’yi de unutma, abdest alıp gelsinler.
Hafız koşarak arkadaşlarını toplar, Hintli esir de gelmişti. Komutanın
emriyle sıra sıra dizilirler ve gür sesleriyle sabah ezanını okumaya
başlarlar.
**** **** ****
Ezan devam ederken yüzbaşı ve üsteğmen dürbünle düşman cephesini
incelemek için siperlerin olduğu kısma giderler. Yüzbaşı düşmana
baktığında sevinçle üstteğmene sarılır; “Senegallilerle Hintliler
toplanmış bağrışıyorlar, herhalde müslümanlara karşı
savaştırıldıklarını anladılar.”
Onların bu sevinci devam ederken, gemilerden top atışı başlar.
Atışlardan biri sonunda ezan okuyan askerlerin ortasına düşer. Ezan
sesi kesildiğinde yüzbaşı ve üsteğmen askerlerinin yanına koştular.
**** **** ****
Komutanından gelen sesin ezan olduğunu, müslümanların ortak çağrısı
olduğunu öğrenen İngiliz topçu 5-6 atış sonunda ezan okuyanları vurmayı
başarmanın sevinciyle naralar atıyordu; “- Ezan sustu, Türk cephesinde
ezan sustu.”
Kıyıda isyan eden müslüman askerlerine bakan komutan öfkeyle söylendi;
“Ezanı susturmakta geç kaldık. Müslüman askerler çok fazla, ortalık
daha fazla karışmadan hemen gitmeliyiz. Çabuk, kıyıdaki askerlerin
hepsini toparlayın gemilere çekiliyoruz.”
**** **** ****
İtilaf kuvvetleri güçleri, sömürge askerlerini de alarak alel acele
gemilere bindiler, onlar uzaklaşırken yeniden ezan sesi gelmeye
başlamıştı.
**** **** ****
Yüzbaşı Tayyar, yerdeki şehit arkadaşlarının üzüntüsüne rağmen, toz
duman arasından doğrulup ezana devam eden askerlerine baktı. Hafız'ın
sesini duyamayınca bakındı, Hintli esirle yanyana şehit olduğunu fark
etti. Yüzbaşı, ‘Bu sabah şehit olurum’ diye abdest almıştı, yürüdü,
Hafız’la Hintli’nin naaşları arasına dikildi. Gözyaşlarını tutamamasına
rağmen yüz ifadesindeki metanetle dimdik durdu, askerlerine katılıp
ezan okumaya başladı


Şair-Yazar : Ahmet Ünal ÇAM
Detone
Detone

Türk Cephesinde Ezan Sustu 1210
Erkek Terazi
Sıçan
Mesaj Sayısı : 2807
Doğum tarihi : 24/09/84
Yaş : 39
Nerden : IstanßuL [DøqußєyαzıтLı]
İş/Hobi : RECEPTION /FutßoL Müziq Araßa
İleti : IrGaT
Bilgi :
Muradiye Forum Bilgi Paylaşım PlatformuUyarı : Türk Cephesinde Ezan Sustu 111010
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 0
Kayıt tarihi : 03/11/08
http://WwW.MuradiyeForum.Net

Türk Cephesinde Ezan Sustu Empty Geri: Türk Cephesinde Ezan Sustu

Ptsi Mart 02, 2009 3:12 am
ELLerine SağLık GüzeL PayLaşım TeşekürLer
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz