Muradiye Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
BaRaN
BaRaN

Mezhep nedir? 1210
Erkek Yay
Yılan
Mesaj Sayısı : 873
Doğum tarihi : 02/12/89
Yaş : 34
Nerden : güneşin doğduğu yer(DOĞUBEYAZIT)
İş/Hobi : cep telefonu
Bilgi : <center><font color="blue"><marquee direction="left" style="background:white">Muradiye Forum Bilgi Paylaşım Platformu</marquee></font></center
Rep Gücü : 0
Rep Puan : 8
Kayıt tarihi : 20/12/08
http://muradiyeforum.net

Mezhep nedir? Empty Mezhep nedir?

C.tesi Ocak 10, 2009 12:29 pm









Mezhep, gidilen yol, tarzı tavır, yorum, tutum anlamlarındaki "zehab" kökünden bir sözcük olup "din konusunda oluşmuş yorum ekolü" demektir. Yorum siyasal olabilir, dinsel, düşünsel yada bilimsel olabilir. Din literatüründe bu tür yorum ekollerinin tümü "mezhep" diye anılmaktadır.



Mezhep, beşeri bir kurumdur; bir bilim ve düşün kurumudur.
Yorumu kim getirmişse mezhep onun malıdır ve onu bağlar. Mezhepleri
dokunulmaz, tartışılmaz ilan etmek, mezhep önderlerini yanılmaz,
aşılmaz kabul etmektir. Oysa, tartışılmazlık ve dokunulmazlık
niteliklerini Kuran ve Hz. Muhammed dışında kaynak ya da kişilere
vermek, tartışmasız şirk (Allah'a ortak koşmak) tır.




Mezhep konusunda şu üç nokta çok önemlidir:



1. Mezhep din değildir, kutsal değildir; din bilimleriyle
uğraşan bilimadamlarının kişisel yorumlarıdır. Bu yorumlar, onları
üretenlerin hayatlarında bile birçok kez değişebilmiştir.



2. Bir toplumda bilim ve düşün faaliyeti ne kadar zengin ve
canlı ise o toplumda mezhep faaliyeti ve sayısı da o ölçüde zengindir.
Çünkü bilen ve düşünen insanların çokluğu, daha çok yorumun doğmasıyla
eşanlamlıdır. Daha çok yorum, daha çok mezhep demektir.



3. Mezhep yorumlarıiçinden herkes istediğini seçebilmelidir.
Bu seçim engellenip "sadece bir kişinin yorumunu esas alabilirsiniz"
dendiği anda mezhep dinleştirilmiş ve ikinci bir din yaratılmış olur.

Bir insan, İslam'ı sadece filan ya da falan mezhebin temsil ettiğini
söylerse dinden çıkar. Çünkü böyle bir söylem, Allah'ın dinine karşı
yeni bir din ortaya sürmenin ta kendisidir.



"Mezheplerin dini tamamladığı" yolundaki iddia Maide suresi 3. ayete açıkça aykırı bir Kurandışılıktır. Allah'ın: "Bugün mükemmel hale getirdim, tamamladım...." (Maide suresi 3. ayet) dediği bir din, ancak anlaşılmak için incelenir, eksiklerini tamamlamak için değil.



Bazı mezhepler için "hak mezhep" nitelemesi yapılmasında iki İslamdışılık yanyanadır.
Birincisi "hak" sıfatının beşeri bir kurum olan mezhep için
kullanılması; ikincisi, belli bir grubun benimsediği yorumların dinin
ve gerçeğin tek temsilcisi gibi gösterilmesi.



Kuran'ın açık beyanlarına göre, Hak, Allah'tan gelir; bunda asla kuşkuya düşülmemelidir (bk. Bakara suresi 147. ayet; Al-i İmran suresi 60. ayet) Peygamberler bile hakkın kendisi değil, sadece temsilcisi olabilirler. Hak sıfatı yalnız Allah'a verilebilir (bk. Yunus suresi 32. ayet)



Mezheplerin yorumlarından seçmeler yapılmayacağını iddia etmek de
mezhepleri dinleştiren vahim bir şeytancılıktır. Mezheplerin her
birinden bazı yorumları alıp yeni bir sentez yapma eğilimi, mezhebi
dinleştirenler tarafından bir tür dinsizlik gibi gösterilmiştir.



(Bu yazı, İ.Ü İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Nuri
Öztürk'ün, Star gazetesinde yayınlanan (26 Nisan 2002) "Mezhepleri
Dinleştirme Şeytancılığı"adlı yazısından alınmıştır.
)





MEZHEPLEŞMEDE KERBELA FAKTÖRÜ



Kerbela'da yaşanan acı olay İslam dünyasında derin bir bölünme yarattı.
Dönemin din uleması trajedinin üstünü örtmek yerine, karşı tavır
alsaydı belki de her şey farklı gelişecekti. Ama daha önemlisi Türkiye'de Diyanet bu konuda doğru tavır takınsaydı, izleri bugün de devam eden keskin bir ayrışma yaşanmayacaktı



Kerbela'ya ortak tavır acıyı dindirir



Daha önce (10 Ekim 680 - Hicri 10 Muharrem 61) Peygamber soyunda süren ayrışma, Kerbela katliamı sonrasında çatışmaya dönüştü. Ve günümüze kadar devam etti.
Başından beri Haşimiler'le Emeviler arasında süren sürtüşmenin
Kerbela'da büyük bir vahşetle sonuçlanması İslam dünyasını derinden
böldü.
Bu bölünme sonucu dönem dönem kanlı olaylar meydana geldi. Bu çatışmalar sonucunda birçok mezhep oluştu.



Bu mezhepleri iki ana grupta toplayabiliriz:



1- Aleviler (Ehl-i Beyt yanlıları) ( Seyyidler ve Şerifler)



2- Sünniler (Emevi-Abbasiler sonrası oluşan mezhepler)



BÖLÜNME ÖNLENEBİLİRDİ



Bu gerçek, en eski din bilgisi kitaplarında bile değişik biçimlerde
olsa da böyle dile getiriliyor. Bu yüzden 1400 yıllık gerçekle
yüzleşerek yaşamak ve karşılıklı saygı temelli bir anlayışın
geliştirilmesi gerekiyor.



O günkü ve bugünkü din adamları, genel olarak Peygamber'in soyunun
katledilmesini, Peygamber'in vasiyetine karşı çıkmakla açıklamak
yerine, 'Bu vahşet dillendirilmesin. Bunun sahip çıkılacak ve
anlatılacak bir yanı yok' diyerek Kerbela katlia- mını bir ailenin
üzerinde bıraktı. Oysa bu katliam bir aile ile sınırlanamaz.



Bugünkü sıkıntının altında yatan gerçek, Kerbela olayının din ulemaları tarafından küllenmesidir. O günkü din adamları bu katliamı lanetleselerdi belki de İslam içinde bu denli bölünmeler olmayacaktı.



Ancak inanan Müslümanların bu vahşeti unutması kolay olmadığı gibi
yüzyıllardır daha dün yaşanmış gibi, bu derin acı yüreklerde
yaşatılmaya devam ediliyor.



Bu olay en büyük darbeyi İslam dinine vurdu. İslam dünyası büyük
bölünmelerle karşılaştı. Bu bölünme düşmanlıklara kadar vardırıldı.
Genel bir kanı oluştu. Ehl-i Beyt'i sevenler Aleviler'dir, sevmeyenler
Sünniler'dir. Aslında bu da bir haksızlıktı. Biliyoruz ki insani
duygular taşıyan ve dindar olan birçok Sünni de bu acıyı yüreğinde
hissediyor.



İki ana gruba ayrılan İslam dünyası, kendi içlerinde de irili ufaklı bölünmelere gitti.



Şia: Alevilik, Şiilik, İsmailiyye, Zeynebiyye, Fatımiler, Ehl-i Haklar...



Sünni: Hanefi, Şafi, Maliki, Hambeli, Selefi, Maturudi, Eşari, Ahmedi, Vahabi...



Yorum farklılıklarından korkmamak lazım. Bunlar tamamen dinin yorumu
temelinde gerçekleşen ayrılıklardır. Hepsi de kendine göre saygındır.



KÖTÜ İZLERİ SİLİNEMEDİ



Kerbela olayı Türkiye'nin dışında İran'da Şiiler, Aleviler
(Kızılbaşlar), Ehlihaklar ve Sünniler ayrışmasına, Arabistan'da
Şiiler-Vahabiler ayrışmasına , Mısır'da İsmailiyye-Sünni ayrışmasına
yol açtı. İslam aleminin büyük çoğunluğu Kerbela'yı lanetlerken ve
Muaviye, Yezit gibi adları da çocuklarına koymazken, özellikle
Vahabiler ile Türkiye'deki bir kısım tarikatlar da bu olayda Emevilerin
padişahı Yezid'in tarafını tutarak ve çocuklarına Emevi adlarını da
koyarak kabul ediyorlar.



Kentte Aleviler ve Sünniler birbiriyle iş ilişkisi kurup alışveriş
yaparken, birbirlerinin mezhebini sormazken; evlilik ve ticari ortaklık
gibi konularda bu ayrışımcı duyguları hemen ortaya çıkabiliyor. Ve
birçok engeller oluşturuluyor. Üniversite gençliğinin çok dikkate
almadığı Alevi-Sünni ayrılığı, iş, evlilik gibi kutsal bir birlikteliğe
gelince Alevi-Sünni ayrımını çok rahatlıkla yapabiliyor. Hatta geçmişte
akraba olan birçok aşiret bile Alevi-Sünni diye birbirlerine kötü gözle
bakabiliyor. Bu durum yer yer hala varlığını sürdürüyor. Türkiye'nin
önünde bu konu bir sorun olarak duruyor...



( İSMAİL PEHLİVAN )
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz